Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

ELİF ŞAFAK’IN DİLİ




Toplam oy: 464

Cemal Karanlık

 

 

Sevgili okurlar, İstanbul Köyü Belediyesi masalarımızı kaldırdığı için, malum içerilerde de bu havada oturmak sıkıcı oluyor, hafta sonu biz birkaç arkadaş belediye eli değmemiş, tertemiz kırlara açılalım dedik. Aman efendim çok keyifli oldu; temiz hava, ağaçlar, iyi oldu yani, hiç değilse birbirimizi duyabildik. Ancak ne yazık ki konu yine dönüp dolaşıp edebiyata geldi.

 

    Nadir kardeşim, uluslar arası markamız Elif Şafak’ın yeni romanını okuyup okumadığımı sordu. Bugünlerde okuyorum, dedim. İyi gidiyor.

 

    Romanı okurken, Elif Şafak Hanım’ın edebiyat dünyamızın en çok konuşulan yazarlarından biri olduğunu düşündüm. Ama kuşkusuz, konuşulduğu kadar yazılmıyor. En azından, eleştirmenlerin ilgi alanına henüz girmiş değil. Oysa, bu romanların incelenmesi, üzerinde daha çok durulması gerekmez mi?

 

    Arkadaşlardan biri, “yahu bırakın şimdi,” diye çıkıştı, “nedir yani amma konu ediliyor, bir insanın üstüne de bu kadar gidilmez ki! Vallahi mağdur oluyor kadıncağız.”

 

    “İyi de,” dedim, “normal değil mi bu? Bakın şimdi, bugüne kadar çok satan yazarımız olmadı mı? Ahmet Altan mesela, o da birbirinden vasat kitapların yazarı idi. Kitapları çıktıkça olay oluyordu. Kendisi sonradan Türkiye politikasına müdahale etme sevdasına kapılınca romancılıktan uzaklaştı. Neyse, ortalığın Ahmet Altan romanlarıyla dolup taştığı yıllarda bile Elif Şafak’ın ulaştığı satış rakamları bir hayaldi. Diyeceksiniz ki, hayaldi, gerçek oldu, ne var bunda?”

 

    “Evet abi,” dedi Nadir, “gerçekten merakla bekliyoruz, ne var bunda?”

 

    “Diyorum ki, bu yazarımızın bunca konu edilmesi acayip değildir. Onu da mağdur etmez, zor durumda bırakmaz. Daha çok yazılmalı, konuşulmalı. Okurun bu kitapları neden bu kadar sevdiği araştırılmalı. Elif Şafak’ın kitaplarını beğenen-beğenmeyen herkes yazsın konuşsun, ne var bunda? Sonuç olarak edebiyat ortamımız kazanacaktır bundan. Elif Şafak Hanım, üstelik, ilham verici bir yazarımız. Söyledikleriyle  bize pek çok fikir veriyor. Bakın mesela, bir söyleşide diyor ki, ‘yanımda (İskender’i yazarken) Osmanlıca-Türkçe sözlüğüm de vardı, Ferit Devellioğlu, ne çok şey öğretti bana. Aralarda açıp açıp bugün hangi kelime çıktı diye bakıyordum, piyango bileti gibi. Ama romanı İngilizce yazdım evvela. Öyle soludum.’ Neymiş, öncelikle sözlükten Osmanlıca sözcük seçilecek. Talih kısmet, o gün piyangodan ne çıkarsa… Bunun üzerine ben de haftalık yazılar için tavşan niyeti yöntemini kullanmaya karar verdim. Yaratıcı değil mi? Piyango yöntemi…

 


    Tabii bir de soluma meselesi var. Ne soluyacağını bileceksin arkadaş. Fakat şurası kesin: Elif Şafak Hanım asla mağdur olmaz. Sen asıl beş yüz bin mağdur ne olacak, onu sor kendine… 



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.