Cemal Karanlık
Zaman zaman, edebiyatın ne işe yaradığını düşünürüm, sevgili okurlar. Okuduğumuz bir öykü, bir roman bize somut şeyler öğretmiyor belki. Ama dünyaya bakışımızı kuşkusuz değiştiriyor.
Geçenlerde bir arkadaşım, tarihsel romanlar (o, “tarihî” diyor) okumayı neden sevdiğini anlatıyordu. Bu tür romanlar ona tarih öğretiyormuş. Elbette, özellikle gerçekçi yazarlar arasında tarihsel gerçeklere uyma tutarlılığı var. Yazar, okuyucuya, ele aldığı dönemle ilgili doğru bilgileri vermeye özen gösteriyor. Zaten, bilgi yanlışları da, bildiğiniz gibi, dikkat çekiyor hemen. Artık bir tartışmadır başlıyor; efendim Kanuni öyle mi giyinirdi, o zamanlar o yemekler var mıydı bakalım vs.
Yine de, edebi değeri yüksek bir roman, aslında bu tür bilgiler vermiyor bize. Orada asıl olan, bana kalırsa, insan davranışlarıyla ilgili gözlemler. Ve tabii yazarın bu yolla ortaya attığı sorular. Bu anlamda, herhalde belli sınıflara sokulamayan romanları öbürlerinden, tür romanlarından ayırmak gerek.
Yazarın, her şeyden önce, sanatının malzemesiyle, dille bir söylem oluşturduğunu, ya da ortak dile yönelik söylemi sürdürdüğünü tespit etmek gerek.
Bu, günlük dilde de böyle olmuyor mu? Örneğin medya, söylemi belirlemiyor mu? Bugün çevremizde konuşulan dil, büyük ölçüde medya -ve tabii iktidar- aracılığıyla yapılıyor.
Bir örnek: Çocukluğumuzdan beri bilegeldiğimiz “şeker bayramı”, iktidarın ısrarıyla oldu size “ramazan bayramı”… En azından, kentli sınıfın büyük oranda kullandığı bir adlandırmayı ortadan kaldırdı iktidar…
Elbette, bunu kendi medyası ve kendi aydını aracılığıyla yaptı. Ama zaten bu nedenle bugün yaşadığımız bir karşı devrim oluyor. Bana göre.
Geçenlerde bu konuyu Nadir’le konuşuyorduk. Nadir arkadaşımız fevkalade hoşgörülü ve geniş ufuklu biri olduğu için söylem değişikliğini hiç umursamamış.
“Yahu ne olacak yani?” dedi.
“Öyle deme,” dedim, “söylem, çok şeyi değiştirir. Elif Şafak Hanım ne demiş? Osmanlıca-Türkçe sözlükten her gün bir kelime öğrenip yazılarında kullanıyormuş. Yanından ayırmıyormuş sözlüğünü. Artık o gün piyangodan ne çıkarsa…
Edebiyat boşuna yapılmıyor. Söylem, gereksiz bir şey değildir.”
Yeni yorum gönder