Şiir Arşivi

Şiir
//php print_r ($fields); ?>
ne diye çıkmıştık yola biz sahi
unuttuk gitti tuttuğu
gibi ensemizden bizi hayat
tahta mandallarla çamaşır ipine dizdi
yazdı eskiden
sallanıp dururduk neşemiz daimi
kurudukça kururduk
ayy! yan tarafta bir vişne ağacı
ya değerse bize olalım hercai
bembeyazdık oysa
çamaşır sularından defalarca geçtik
yok yahu o değildi

//php print_r ($fields); ?>
biri rüyasında okşuyor beni
ben bunu örtüyorum üstüme
ben bunu düşündükçe
büyüyorum
bizi zehir gibi saran o boşluğu
öbür yana deviriyorum, devrim
oluyor
bir ormanı buluyor bazen
bir denizi gitmek
ben sana kaç ırmakla koyuluyorum
kaybediyor beni genişlettiğin
dünya. ben bir unutuşla
karnımı yakıyorum

//php print_r ($fields); ?>
1/
sizi yalnız gecelerde dinleriz
sökülmüş ilmekleri seslerin.
2/
havalanır kımıldarsa pencere
giz ve gecikmiş bir saat sekiz.
3/
tedirgin ekimi ikiye böler
:bir resim ve bir keder.
4/
hüznü sever
ve üşüyen ellerini,
su dolu oyukların.
5/
susunca,
illüzyon oturur karşı koltuğa

//php print_r ($fields); ?>
Gidiyor Nefser
O su içtiğimiz çeşmenin
Taşları birer birer
Yazacak daha ne kaldı sanki
Alnında çoğalmış oysa çizgiler
Senin söğüt saçların var Nefser
Gözlerin birer bal rengi fener
Hangi ağzı kadeh bildinse
Şarabın dermanını tükettin
Sen ki en iyi susmayı bilirsin
Susacak neyimiz kaldı Nefser?

//php print_r ($fields); ?>
“Mektup yaz, alışkanlıkların tazelensin”
diyor Şeyh Galip, şeyhimin sözünü yineliyorum:
mektup yaz, ruhun ateşlensin
mektup yaz, öfken küllensin
mektup yaz, için geri gelsin
mektup yaz, Erzurum’da çayın tazelensin
mektup yaz, Tahtakuşlar köyünde nefesin yenilensin
mektup yaz Aşık Mahzuni Şerif, Ali Ekber Çiçek

//php print_r ($fields); ?>
Rü'yâ gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle,
Her ânını, her rengini, her şi'rini hazdan.
Hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan
Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
Mehtâb... iri güller... ve senin en güzel aksin...
Velhasıl o rü'yâ duruyor yerli yerinde!

//php print_r ($fields); ?>
XIX
Su da doğa! Yine de pek dayanamaz yalnızlığa
Gördüğünü göresin ister. Yoksa nasıl karışır
Ilgar rüyalara? Kim kanatlandırır güzelim
Sevinçleri bir ucundan? Yolunuz bunca uzun-
Gizemin boyuna dolaşmalı ki içinde büyümesin
Hiç korkuları. Sonra en derinlere bile ışırken
Çıkarır dünyamızda neden var olduğunu:

//php print_r ($fields); ?>
ı. esmer bir çakmaktaşıyım hâlâ
affetsin beni günahlarım
bileklerimde giderek derinleşen kesik
sen ve solgunluğum; gökyüzü
ayın elinde büyüyen acım
bir sakarlığım ben diyorum
bir paltom bile vardı bir zaman
duymuyor kimse
biri sesleniyor ordan
-çık da eğlendir bizi
ıı. ah kime seslensem sen değilsin
ben burada

//php print_r ($fields); ?>
Gün ağarmıştı. Adaçaylarımızı söylemiş miydik?
Üç kişi bir köşede oturmuş ağ yamıyordu
Kimimiz aznif oynuyor, cıgara üstüne cıgara
yakıyordu kimimiz. Sanki dünya durmuştu
öyle dalmış gitmiştik. Kendi kendimizdik.
Bir sürü kırlangıç dışarıda camlara vuruyordu.
Birden bir ses, yüzüne karışmış bıyıkları
