Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat ile mimarinin kesiştiği noktaya ilişkin sanırım birçok şey söylenebilir. En başta, belli durumlar için kullanılan ifadeler bile bu birlikteliğin boyutu hakkında fikir verecektir.

//php print_r ($fields); ?>
Kendimi bildim bileli kelimelerle uğraşıyorum. Kelimelerle uğraşmayı sevdiğimi ilkokulda keşfettim. Şen şakrak bir çocuktum ve yaptığım şakaların çoğu, kelime oyunları üzerine kuruluydu. Kimi zaman kelime oyunlarım o kadar dolaylı olurdu ki onları açıklamak zorunda kalırdım. Tabii esprinin esprisi kalmazdı o zaman da. Fakat benim için kelime sadece oyun demek değil elbette.

//php print_r ($fields); ?>
Diyabet son yıllarda görülme sıklığı hızla artan bir sorun. Halk arasında şeker hastalığı olarak da anılan bu zorlu hastalık, çocuklardan yaşlılara ve hatta hamilelere kadar pek çok insanı etkiliyor. Üstelik sadece ilaç kullanmak yeterli değil, sağlıklı bir hayat sürmek istiyorsanız, yaşam biçiminizde köklü değişiklikler yapmanızı da gerektiriyor.

//php print_r ($fields); ?>
Dublin’de bir pub’dayız, tanıdık birilerinin sohbetine kulak misafiri oluyoruz: Yıllar önce “The Commitments” adlı grubun menajeri sıfatıyla aşina olduğumuz Jimmy Rabbitte, onun mahalleden en yakın dostu ve The Van romanında eninde sonunda batacak bir karavan- restoran işleten babası Jimmy Rabbitte konuşuyor...

//php print_r ($fields); ?>
Belki de bu köşenin ele aldığı ilk kitap olmalıydı Burcu Dündar’ın çalışması. Ama Can Yayınları’nın “minikitaplar”ı, hem güncel oluşlarıyla hem de dikkatleri üzerlerine çeken tsarımlarıyla buna izin vermemişti geçen ay!

//php print_r ($fields); ?>
Ayfer Tunç’un yeni romanı Osman, bireysel ve toplumsal olmak üzere iki ana boyuttan oluşmaktadır. Romanın bireysel boyutunu, Osman’ın günlükleri; toplumsal boyutunu ise, Osman’la ilgili yazarın yaptığı söyleşiler oluşturur. Yazar, Osman’ın günlüklerini bir sahaftan alır.

//php print_r ($fields); ?>
Bazı romanlar vardır ki, kahramanları çocuk olsa dahi sadece çocuklar için değil, büyüklere de “büyüklüğü” öğretmek üzerine yazılmıştır. Yetişkin dünyasının rekabete açık düzenini içinde barındırması bile çocuk okuru yetişkin olmaya hazırlamak içindir. Küçük Prens hemen aklımıza gelenlerden, Exupery’nin başyapıtı.

//php print_r ($fields); ?>
Biyografik metinlerin çok azı Stefan Zweig’ınkiler kadar “keyif”le okunur kanısındayım. Örneğin Nietzsche’yle ilgili cümleleri, ilk okuduğumdan bu yana hafızamdaki yerini koruyor: “Bir Alpler otelinin altı franklık bir pansiyonunda ya da Ligurya kıyılarında derme çatma bir yemekhane. Kayıtsız müşteriler, çoğu ‘small talk’ denen küçük sohbete dalmış orta yaşlı hanımlar.

//php print_r ($fields); ?>
Felaket nasıl anlatılır? Bu sorunun, edebiyatı sınırları belirlenmiş bir evrene, hatta tarih yazımına getirip sıkıştırması tehlikesi vardır. Belki de bu yüzden edebiyatın temel dertlerinden biri, ama toplumsal ama kişisel felaketleri, acıları, krizleri tektipleştirmeden anlatmanın yollarına düşmek, cevaplar yerine sorular bulmak ve ihtimallerle yüzleşmektir.

//php print_r ($fields); ?>
Ömer Kavur imzalı 1987 yapımı Anayurt Oteli’nin yenilenmiş kopyasıyla salonlara konuk olmasının en güzel tarafı, bizde uyarlama konusundaki belki de en yetkin örneklerden birini yeniden düşünmek, onu düşünürken elbette Yusuf Atılgan’a da bugünden bakmak oldu.















