Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Terörize cinsellik

Çocuklara yönelik cinsel istismar, en sık yaşanan ama en çok üzeri örtülen toplumsal sorunlardan biri olarak öne çıkıyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın hemen her yerinde, insan denen yaratığın bulunduğu her alanda yaşanabilen bu korkunç travmanın izleri ise, çocuklukla birlikte ne yazık ki bitmiyor.



BirKlasik // Aylaklığa övgü

Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından birisi olan John Steinbeck, 27 Şubat 1902’de Salinas’ta, göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Stanford Üniversitesi’nde okudu ama mezun olamadı. New York’ta gazetecilik kariyeri yapmak istiyordu ama gazetecilikte de umduğunu bulamadı. Salinas’a geri dönmek zorunda kaldı. Yazma tutkusu hep vardı Steinbeck’in.



Siyahi bir çocuk da beyazı bilir

Tüm dünya sizin dışınızda oluşmuşsa ve siz doğduğunuzda iyi şeyler tüketilip kötü şeyler daha kötü olabilmeleri için eğitilmişse, kaç soru sorma hakkınız kalmıştır; sorduğunuz soruların kaçına doğru yanıt alıp büyüyebilme, karşı koyacaklarınıza, itiraz edeceklerinize direnebilme ihtimaliniz vardır?

 



Melankolik polisiye

İzlandalı yazar Arnaldur Indridason’un “Reykjavík Polisiyeleri” dizisinin ilk kitabı olan Sons of Dust, 1997 yılında yayımlanmıştı. Indridason kendisine dünya çapında ün sağlayan bu diziyi o günden bu yana sürdürüyor. 2015 yılına girdiğimizde Dedektif Erlendur Sveinsson’un suçlu kovaladığı kitap sayısı 14’ü buldu. 

 



Hüzünlü güzellik

“Aynalara bakmak kime bakmaktır?” diye sorar şair. İnsan kendini yine insanda, bir başkasında, ötekinde tanır. Başkasıyla kurduğumuz ilişkinin doğası bize kim olduğumuzu da söyler. O nedenle, ne zaman aynaya baksak herkes orada: 12 Eylül, gözaltında kaybolanlar, Diyarbakır Cezaevi, ölüm oruçları, faili meçhuller, Halepçe, Maraş, Sivas, Roboski, kardeşimiz Hrant ve daha niceleri...



Amanvermez Avni’den Süreyya Sami’ye

Barış Uygur’un ilk romanı Feriköy Mezarlığı’nda Randevu, adından da kolayca anlaşılacağı gibi, polisiye tarzında yazılmış. Her ne kadar roman kariyerine bu romanıyla adım atsa da Barış Uygur yazmak konusunda deneyimli bir isim.



Asker, polis, savcı ve gazetecinin dansı

Sefa içinde, tok karnına, hafif kaykılarak yapılan bir eylem olmasına karşın, sanki kitap okumak zor, kaş çattıran, yorgun düşüren ciddi bir iş olmalıymış gibi, bir kitabı çabucak ve eğlenerek okursam eğer, kontrol edemediğim bir edebi sorgulama başlar. Hafızama attığım diğer kitaplarla karşılaştırmayı, tür teşhisleri takip eder.



Yeni dünyanın korkuları

ABD’li müzisyen ve yazar Josh Malerman, ilk romanı Kafes’in yurtdışında yayımlandığı günlerde okurlarıyla buluştu ve atmosferik müzikler eşliğinde bir kitap dinletisi yaptı. Ne var ki, o gün orada olan meraklı okurları bir sürpriz bekliyordu. Herkes gözünü bağlayacak ve hiçbir şey görmeden dinleyecekti bu romanı. 

 



Başucumuzda bir atölye

Gözünüzdeki o muzip pırıltıyı görür gibiyim. Yaratıcı yazarlık dersleri veren birisi olarak bu kitabı tanıtırken malum konu hakkında en ateşli polemik toplarına çıkacağımı sanıyorsunuz. Yanılıyorsunuz, demeyi çok isterdim ama suya sabuna dokunmadan bu yazıyı tamamlamam imkansız. Yine de elimden geldiği kadar kısa tutmaya ve efendi olmaya çalışacağım.

 



Şehir sıkıntısı

Çok fazla romanda karşımıza çıkan bir erkek tipi var. Cebinde beş kuruşu olmayan, üstelik ne doğru dürüst bir eğitimi ne de belli bir mesleği olan, avare bir adam. Söylemeye ne hacet, elbette bohem biri. Elinden düşmeyen sigarası, hep dolu tutmaya çalıştığı şarap kadehi, -artık edebiyat mı, resim mi, heykel mi bilinmez- bir ya da birkaç sanat dalına ilgisi var.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.