Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



BİR İSTİRİDYE KADAR YALNIZ

Yazma isteminin varoluşsal nedenlerinin kişiden kişiye değişmesinin karşısında yazdığını yayımlatma isteminin nedenleri daha nesneldir kanımca. Kişinin adını, sözgelimi bir dergide ya da kendi yazdığı kitapta görmesinin övüncü pek az şeyle kıyaslanabilir herhalde. Yine de “benim kitabım”, “benim yazım” tamlamaları okumanın, yazmanın kendiliğindenliğine, karşılıksızlığına ket vuruyor kanımca.



'Her şey hâlâ ölümcül...'

“Bütün bunlar ancak yavaş yavaş oluşan kanunlara bağlı şeyler. Bugün, mesela, kıskançlık ne durumda? Ve insanların kurduğu bağlar gerçekten eskiden olduğundan daha mı gevşek, yoksa o sahiplenme hissinin zorlaması ortadan kalkmaya başladığı için mi öyle görünüyor? Bence bu bağlar sadece daha gevşekmiş gibi görünüyor. İş ciddiye binerse her şey hâlâ ölümcül.”



Marina: Zafon'un 'en kendi' romanı

“Sevgili Okur,

Hep inanmışımdır ki, ben, yapıtlarının bazılarını kendi itiraf etse de etmese de, diğerlerinden daha çok seven yazarlar grubuna aitim.

 

 



Bir rüyanın sonu

Çok uzun zaman önce, ilk gençlik yıllarımda okumuştum Norman Mailer romanlarını. Çıplak ve Ölü, 1971 yılında Türkçeye çevrilmiş, çeviriler Marilyn Monroe hakkında bir inceleme kitabı ve Geyikli Park ile Körler Körlere Yol Gösteriyor isimli romanları ile sürmüştü.



Canavar Olmayı Göze Almak

I. Dünya Savaşı’nı takip eden günlerde, İrlandalı genç bir meteoroloji uzmanı, Antartika’daki kuş uçmaz kervan geçmez bir adaya bir yıllığına tayin edilir. Onu bırakacak olan gemi, bir önceki meteoroloji uzmanını alıp dönecektir ancak adada karşılaştıkları tek insan, tuhaf ve yabani deniz feneri bekçisi olur.



Ölüm bizi kavuşturana dek

“Beş parmağın beşi de bir olmaz”mış... Gerçekten de eninde sonunda aynı el ayasına bağlansalar da hiçbiri birbirini tutmaz şu beş parmağın. Gelin biz şunu dört yapalım ve bugün, burada birbirine benzemez dört kardeşten bahsedelim: Paul, Wendy, Jude ve Phillip… Yuvadan çoktan uçmuş bu dört kuşu geri getiren ne olabilir? Tabii ki çoktan öte dünyaya göçmüş bir baba.

 



İzmir'in, bir profesörün, alkolün ve kuşların romanı

Nicedir bir ümitle, kâh fiyakalı arka kapak tanıtım yazılarının gazı, kâh basında çıkan pazarlama amaçlı söyleşilerin ve yüksek satışların etkisi ile (bir romancının romanı hakkında sayfalar boyunca konuşmasını, açıklama yapmasını da hiç anlayamam ya!) elime aldığım yeni çıkan Türkçe romanları birkaç sayfa okuduktan sonra görev ve sorumluluk bilinci ile sıkıntılar içinde, hani belki biraz güzel



Yalnız adamlar, kargalar, rüyalar: Cemil Kavukçu

Siyah şemsiye, mavi ağaç, sarı yağmurluklu bisikletli adamlar, alan derinliği yüksek plan sekanslar dendiğinde nasıl gözlerimizin önüne anında Angelopoulos filmleri geliyorsa, bira içen yalnız adamlar, kargalar, rüyalar, yabancılaşmış taşra sıkıntıları dendiğinde de aklımızdan o saniye Cemil Kavukçu öyküleri geçer.



Lütfen boşlukları doldurmayınız

Hakan Bıçakcı, günümüzde değil de 19. yüzyılda ya da 20. yüzyıl başlarında yazan biri olsaydı, büyük ihtimalle ismini R. L. Stevenson, Maupassant, Giovanni Papini, Washington Irving, Ambrose Bierce gibi büyük yazarların arasında anar; tuhaf, esrarengiz, tekinsiz öykü derlemelerinde yer alan klasik kalemlerden biri olarak kabul ederdik.



Kedilerden dayak yemeye hazır mısınız?

Pencerenin önüne yerleştirdiğim minik kutunun içindeki “cam önü kedisi no:1”e yiyecek bir şeyler verdim. Kedilere isim takma konusunda çok başarılı olduğum söylenemez. Hafif bir mırlamayla karşılık verdi no:1. Bir an göz göze geldik ve o an bakışlarıyla, “Çekilsen de karnımı doyursam,” dediğine yemin edebilirim. Ya da edemem.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.