Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Soygun anlatılarının okuyucuyu/izleyiciyi hemen avcuna alabilen bir yapısı var.

//php print_r ($fields); ?>
Twin Peaks 27 yıllık uzun bir aranın ardından ekrana geri döndü! 8 Nisan 1990'da başlayan ve ancak 29 bölüm yayınlanabilen Twin Peaks, polisiye bir dizi olmanın ötesinde, sadık hayran kitlesiyle de televizyon tarihinde yerini almış bir yapım.

//php print_r ($fields); ?>
Bir ait olma-sahip olma hesabı yapılıyorşehirde. Paylaşma kavramı matematiksel bölme marifetiyle açıklanıyor. Ağacın adı yok, sayısı var. Sokakta kaç kişi var? Evde kaç kişi var? Sizde kaç çocuk var? Azınlıklar, çoğunluklar, bölücüler, ayrımcılar var. Bir elin nesi, iki elin sesi var. Atılmış milyonlarca tweet var. Sayısal devrim var. Bindokuzyüzler geçmiş demek, ikibinyirmiüçler gelecek.

//php print_r ($fields); ?>
Tatilde bavula atılacak kitaplar konusunda iki zıt görüş var. Bir taraf sıcağın yarattığı rehavet içinde ancak hızlı okunacak, "hafif" ve kelimeleri tasarruflu kullanan kitapları tercih ederken, diğer taraf ise bunun tam tersi istikamette ilerliyor.

//php print_r ($fields); ?>
Güncel sanatta yapıtın ne kadar kendiyle, ne kadar etrafında dans eden referanslarla (edebi, tarihsel, teorik, felsefi ya da güncel hayatla ilintili olabilir) ilgili olduğu “yapan”ların üzerinde bir külfet. Bu külfet, Deniz Gül’ün 22 Eylül’de İstanbul Balat’taki The Pill’de açılan sergisi “Loyelow”unun merkezinde, hatta üzerinde oturuyor.

//php print_r ($fields); ?>
HER ŞEY KAYBOLMADAN ÖNCE Annika Scheffel
Aylak Adam Yayınları, Çev: Kübra Mehmetoğlu, Nalan Özpınar
BASKI > 3 yıldız

//php print_r ($fields); ?>
Kamp yapmanın son yıllarda giderek daha çok insan için cazip hale geldiğini söyleyebiliriz. Hem “kurgulanmış” şablon tatillerden kaçıp daha esnek bir deneyim yaşamak, hem doğaya daha yakından temas etmek, hem de masrafları kısmak adına, çadırı ve gerekli malzemeleri ayarlayıp yollara düşmek pek çok insan için günlük rutinden ideal kaçışı temsil ediyor.

//php print_r ($fields); ?>
Dünya edebiyatında görülmemiş şey değil, bazı hikayeler zamanla bağlamından da, anlattıklarından da ve hatta en başta yazarından da kopuyor, bambaşka anlamlara bürünüyor ve türlü şekillerde yeniden yeniden yazılıyor. Alice Harikalar Diyarı da, Lewis Caroll'a değil, artık her şeyiyle dünya edebiyatına ait bir metin. İnsanlığın kolektif bilincinin ürünü... Bu niye böyle, neden böyle?

//php print_r ($fields); ?>
Belirli aralıklarla açıklanan her istatistikle birlikte Türkiye’deki okuma oranı düşüklüğünden, kitap okumaya ayırdığımız vaktin azlığından, kütüphane sayısının yetersizliğinden ve kütüphane kullanımının bir türlü yaygınlaşamadığından şikayet ediyoruz. “Haklı” bir şikayet bu elbette ve biraz da moral bozucu.

//php print_r ($fields); ?>
Bir öykü kitaplığında bulunması gereken önemli kitaplardan biri de Bruno Schulz’un (1892-1942) Tarçın Dükkânları’dır. Ressam ve öykücü olan Bruno Schulz’un öyküleri iki disiplinin nasıl bir birliktelikle metne yansıtılacağının en iyi örneklerinden biridir. Her satırı bir ressam elinden çıkma olduğunu hissettiren öyküler, öykü türünün de başyapıtlarındandır.
