Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar



ÇizgiRoman // Çizgili güzeller

Çizgi roman tarihinin hayati dönemeçlerinden biri 1950’li yılların Amerika’sında gerçekleşti. O yılların ahlakçı ve antikomünist havası, çizgi romanların ne/nasıl anlatacağına ilişkin bir kamuoyu yaratmış, yayıncılar kendilerini bağlayan kurallar ve bir otosansür kurulu oluşturmak zorunda kalmışlardı.



Stranger Things'in yeni sezonunu merakla bekleyenler için okuma önerileri

Beklenen haber geldi: Stranger Things  geri dönüyor! Netflix'in kısa sürede kültleşen yapımlarından Stranger Things kendi sadık izleyicisini yaratmayı da başardı elbette. Haliyle dizinin ikinci sezonunun ne zaman başlayacağı da ciddi bir merak konusuydu.



İkisiBirArada // Steinbeck'in peşinde yollara düşmek

Son zamanlarda özellikle popüler romanlar vesilesiyle karşımıza çıktı iz sürme seyahatleri. Dünyanın dört bir yanından insanlar, zaten bir turizm kenti olan Paris’i, bir de Dan Brown’ın Da Vinci'nin Şifresi romanı rehberliğinde gezdiler.



Nuri Pakdil Nasıl Okunmalı?

Nuri Pakdil hayatı boyunca insanların gündeminden hiç düşmedi. Daha lise senelerinde oynadığı tiyatro oyunlarıyla ve çıkardığı Hamle dergisiyle çevresini saran öğrenci veya arkadaş grubunun çekim merkezi olmuştu.



Özel Kütüphaneler 1 // Bodrum Mimarlık Kitaplığı

Belirli aralıklarla açıklanan her istatistikle birlikte Türkiye’deki okuma oranı düşüklüğünden, kitap okumaya ayırdığımız vaktin azlığından, kütüphane sayısının yetersizliğinden ve kütüphane kullanımının bir türlü yaygınlaşamadığından şikayet ediyoruz. “Haklı” bir şikayet bu elbette ve biraz da moral bozucu.



Niçin Okumalıyız? // Georges Simenon

Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. Öyleyse soruyoruz:  Siz Georges Simenon'u niçin okuyorsunuz?

 

 



Bruno Schulz'un Tarçın Dükkanları

Bir öykü kitaplığında bulunması gereken önemli kitaplardan biri de Bruno Schulz’un (1892-1942) Tarçın Dükkânları’dır. Ressam ve öykücü olan Bruno Schulz’un öyküleri iki disiplinin nasıl bir birliktelikle metne yansıtılacağının en iyi örneklerinden biridir. Her satırı bir ressam elinden çıkma olduğunu hissettiren öyküler, öykü türünün de başyapıtlarındandır.



Kararsız Okur: Hikaye anlatmak bir sanattır!

Sanat, doksanlı yıllara gelindiğinde savrulduğu farklı köşelerden tek tek toparlanır ve yeniden hikaye anlatmaya çevirir yüzünü. Çevirir çevirmesine de, hâlâ bir karar verebilmiş değildir dünya: Hikayeyi izlemek ya da hikayeyi görmek mi daha etkilidir, yoksa okumak mı? Sanata edebiyat açısından baktığımızda en temel sorumuzdur bu.



Yoknapatawpha Diye Bir Yer

Güneyin, ufku bulanıklaştıran bitmek bilmez sıcak öğlelerinde, dev meşe ağaçlarının gölgelediği Yunan Uyanışı stili evinde yazı masasına kurulmuş, mısır koçanı piposunu çok sevdiği Dunhill My Mixture 965 tütünle doldurmuş, daktilosunun tuşlarına basan bir adam vardı; William Faulkner.



Mükemmel mutluluk tanımı: "Okumak"

Bir dönem fazlasıyla popüler olan anket defterlerinin tarihi hayli gerilere dayanıyor aslında. Ünlü Fransız yazar Marcel Proust henüz 13 yaşındayken de bir hayli popülermiş bu defterler. Öyle ki 13 yaşındaki Proust böyle bir defter satın alıp içindeki İngilizce soruları yanıtladıktan sonra arkadaşı Antoinette Faure’a doğum günü hediyesi olarak vermişti.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.