Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Hatırlamak esastır

Avustralyalı müzisyen/şarkıcı Nick Cave, hayatının beyazperdeye yansıtıldığı Dünyada 20.000 Gün filminde psikanalistinin, “Hayatta en büyük korkunuz nedir?” sorusuna, “Belleğimi yitirmek,” diye cevap veriyordu. Alman yazar W. G. Sebald’ın edebiyatını da tek bir sözcükle tanımlamak gerekse, bu sözcük “bellek” olabilir. Ya da belki, daha kapsayıcı olması bakımından “hafıza”...



"Adımı unuttum, vardı üstelik"

Görülmeme durumu kurmacada epeyce işlenmiştir, fiziksel bir görünmezlik değil de karakterin ve temsil ettiklerinin görünmez olduğu durumlar, ana karakterin adının olmayışı, etraftakilerin karakteri silikleştirmesi ve sonucunda genellikle varılan birey-toplum çatışmasına dayalı toplumsal eleştirinin örneği çok.



Gidelim Buralardan

Genç bir yazarın edebi serüvenine şahitlik etmek ne güzeldir. Hem o yazarın dilinin, üslubunun, zihninin olgunlaşmasını izlemek hem de yaptığı yenilikleri, aldığı riskleri, denediği türleri görmek mümkündür. Diğer yandan da, yazarımızın eserlerini kronolojik bir sıraya koyup işlediği konuları ve o konuları ele alırken takındığı tavırları görmek, edebiyat sosyolojisi yapmayı da sağlar.



Savaşın çürüttüğü

İş Bankası Kültür Yayınları John Dos Passos’un A.B.D. üçlemesine devam ediyor. Üçlemein ilki 42. Paralel 2011’de yayımlanmıştı. Geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluşan 1919, üçlemenin ikinci kitabı. A.B.D. üçlemesi önümüzdeki yıl hazırlanacak Büyük Para ile tamamlanacak.



50 gramın hatırına

Yalnızlık, dünyanın bin tane hali içinde üzerine sayısız kere yazılmış, ayak değmemiş bir karış toprağı kalmamış bir konu olsa da benim için cazibesini asla yitirmiyor. İnsanın dünyanın en kalabalık şehirlerinden birinde dahi mustarip olabildiği bu çok karmaşık duygu, bir okur için olduğu kadar bir yazar için de sonsuz “keyifli” bir alan.



Hepsi sizin eseriniz!

Hatırlamaya çalışın: Tarihini duymak istemediğiniz o yıllarda bir resim yapmıştınız hani... Bir 'baş'yapıt. 'Baş'ta sizler vardınız, 'baş'ları eziyordunuz hani… Gerçekten baktıkça insana çok büyük suskunluk yükleyen bir 'eser'di.

 



Sahih okura hitabımdır

Sözü Türkçe edebiyatın sağlam bellekli, safalı dilli, edalı sözlü ve şen şakrak denemecisi Salâh Birsel’le açmak isterim. Bir tür olarak denemenin hor görülüp ders kitaplarına hapsedilmesi, hele hele Türkçede deneme yazarı yetişmemesi, doğrusu ahlanıp vahlanacak bir meseledir. Öyle ki, iyi bir deneme okumak insanı krallar katına yükseltir, başına taç bile koyar.



Sherlock Sherlock’a karşı

Jane Austen’ın Northanger Manastırı adlı romanı 1818’de, yani gotik romanın yükseliş döneminin sonlarında yayımlandığından beri, bir gotik roman parodisi olarak değerlendirildi. Özellikle Ann Radcliffe’in eserlerine göndermeler yapan bu roman, 1818’de yayımlanmış olsa da, aslında tam da Radcliffe’in ve gotik romanın zirvede olduğu 1790’lı yıllarda yazılmıştı.



"Tipik" bir Remzi Ünal polisiyesi

Polisiye okurlarının Remzi Ünal’la tanışıklığı eskiye dayanıyor; ne de olsa on altı yıl olmuş ilk kitap Çıplak Ceset yayımlanalı. Yakın bir zaman önce yayımlanan yeni kitap Sen Ölürsün Ben Yaşarım’da, “Ben, Remzi Ünal...



Edebiyat futbolu seviyor mu?

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası, Türkiye’de pek alışık olmadığımız türden bir öykü kitabının yayın tarihiyle kesişti; 19 edebiyatçının kaleminden 19 futbol öyküsünü bir araya getiren Al da At Dercesine’nin... Böyle bir derlemenin bugüne kadar eksik kalmasının sebeplerini ise, edebiyatçıların ve çoğu edebiyat okurunun futbolla aralarına koydukları mesafede mi aramak gerekir?

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.