Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Zaman hakkında bazı mühim masallar

Gelecek içimizde tatlı bir uyku çekmektedir de, geçmiş nerededir? Unutuşun tunç kapısını zorlayan hatıralar, nereye gitmek istemektedir? Zamanı genişletip daraltan, bazen bir çembere bazen de tek bir noktaya benzeten nedir? Bir kişinin dilinden nasıl olur da insanlığın o uzun hikayesi dökülür? Belki de fevkalade büyük bir hikayenin içinde yaşıyoruzdur.



Hatıra sarayda oturmaz

Herkes hatıraları kadardır. Biri bu sözü çok önceden söylemiş olmalı; eğer söylenmediyse yaşadıklarımızın arkasında, önünde, yanında durmayı asla becerememişiz demektir. Kimi hatıralar yalnızca kişinin kendi mutluluklarıyla, kederleriyle unutulmazlar arasına girer. Kimi hatıralarsa psikolojiyi altüst eden trajedilerden, facialardan, felaketlerden nemalanır ve ömür boyu başa illet olur.



Ölüm üzerine yalnız konuşmalar

Andres Neuman’ın Türkçeye çevrilen ilk eseri Yalnız Konuşmalar, ölüm üzerinden aşkı, cinselliği, hastalığı, aile bağlarını, gençliği ve yaşlılığı, mutluluğu ve üzüntüyü, saflığı ve suçluluğu irdeliyor.



Cazip ve müzikal bir dil

Peter Carey’in Gözyaşının Kimyası ve True History of The Kelly Gang (Kelly Gang’in Gerçek Hikayesi) romanlarından yola çıkarak söylenebilir ki, bir Carey romanı bitmek tükenmek bilmeyen bir hayal gücü, canlı betimlemeler ve cesur bir anlatı demektir; en azından beklenti hep böyledir...



Umudun peşinde bir polisiye

Polisyeler, diğer türlerden farklı olarak okuru bir bulmacanın peşinde sürükler. Okur, sürüklendiği maceranın nereye varacağını öğrenmenin arzusuyla sayfaları merakla ve heyecanla çevirirken dedektifin yakaladığı her ayrıntı, okuru önceki sayfalarda kaçırdığı yere geri döndürür.



"İnsanların geçmişleri unutulabilse, asla savaş olmazdı"

Fatih Akın'ın üzerinde çok konuşulan son filmi Kesik (The Cut) koskoca bir halkın, yaşadıkları coğrafyadan sürülmesini, silinmesini, filmin başlangıcında ilk birkaç dakikanın da geçtiği Mardin civarında sık kullanılan tabirle, seyf edilmesini, kesilip atılmasını anlatıyor.



Sahih okura hitabımdır

Sözü Türkçe edebiyatın sağlam bellekli, safalı dilli, edalı sözlü ve şen şakrak denemecisi Salâh Birsel’le açmak isterim. Bir tür olarak denemenin hor görülüp ders kitaplarına hapsedilmesi, hele hele Türkçede deneme yazarı yetişmemesi, doğrusu ahlanıp vahlanacak bir meseledir. Öyle ki, iyi bir deneme okumak insanı krallar katına yükseltir, başına taç bile koyar.



Dil sadece bir et parçası değildir

İhtiyarların "lisan-ı münasip" dediği, uygun bir dille anlatma illeti edebiyatın omurgasına çökmüş, çökmek ne kelime, bildiğin belini kırmış ve neredeyse yazının icadından beri halkı halktan korumak için devlet süspansiyonuyla steril, ana sütü gibi faydalı ve uyku getirici, terbiye sınırlarına çekilmiş bir forma sokmuştur.



Ahenkli bir bütün

Bundan birkaç yıl önce özel bir üniversitede “Benliğim Ne Kadar Benden?” başlıklı bir nöropsikofelsefe sempozyumu olmuştu. (Burada öncelikle başlığın cazibesine kapıldığımı itiraf etmekte bir sakınca görmüyorum.) Psikanalist Bella Habip, “Psikanaliz Kuramları İçinde Benlik Kavramının Serüveni” başlıklı bir konferans vermişti.



"Tipik" bir Remzi Ünal polisiyesi

Polisiye okurlarının Remzi Ünal’la tanışıklığı eskiye dayanıyor; ne de olsa on altı yıl olmuş ilk kitap Çıplak Ceset yayımlanalı. Yakın bir zaman önce yayımlanan yeni kitap Sen Ölürsün Ben Yaşarım’da, “Ben, Remzi Ünal...

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.