Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
Şikayet etmekte haklılar, devam da edecek bu serzenişler ama artık kabul edebiliriz sanırım; mektubun yerini çoktan aldı e-posta, geri dönüş artık zor gibi. Nasıl ki başında “i” olan ürünleri daha çok kullanmaya başladık, bununla birlikte başında “e” olan teknolojilerle de daha çok haşır neşir oluyoruz – ister istemez. Bir diğer örnek de e-kitap hiç kuşkusuz...

Okur için işaret fişeği, yazar için taltif, yayıncı için tanıtım, sponsor için prestij, herkes için akçe… Her geçen gün piyasaya sürülen kitap sayısı, sıradan bir okur açısından başa çıkılamayacak bir boyutta, artıyor. Piyasa okuru olmak zor tabii… Seçim için kolaylaştırıcı arayanlar, ödüllerin peşine takılabilirler… Mesela Man Booker…

Chapman ve Maclain Way kardeşlerin yönettiği Wild Wild Country altı bölümlük belgesel dizi, Hintli guru Bhagwan Shree Rajneesh tarafından 1980’lerde kurulan Rajneeshpuram şehrinin hikâyesini anlatıyor.

Sıradan bir okurun takip edemeyeceği kadar çok kitabın yayımlandığı dünyamızda pusula olarak kullanabileceğimiz mekanizmalardan birinin de ödüller olduğunu birçok kere belirtmiştim. Geçtiğimiz yılın değerlendirmesini bir de dünyanın çeşitli yerlerinde dağıtılan ödüllere bir göz atarak yapmaya niyetlendim. Böylece kötü bir yılın iyi kitaplarına ulaşabilmek bir nebze mümkün olabilir.

Tolstoy’un yolu, medeniyetten uzak, dünya tarihinden bihaber, bilgiye kapalı bir Çerkez köyüne düşmüş. Bu köyün halkı bile Abraham Lincoln’ü tanıyormuş ve Tolstoy’a, “düşmanlarını seven ve affeden” bu büyük adamı anlatması karşılığı köyün en değerli Arap atını armağan etmişler.

Yaşadığı çağda da bir yazar olarak hayli kıymet gören William Shakespeare kendi döneminde iyi hikayeler anlatmakla kalmadı, kendinden sonra gelen hemen her disiplinden hikaye anlatıcısına da ilham kaynağı oldu.

Her yılbaşı olduğu gibi, o yılbaşı da, tutamadığımız sözler verdik kendi kendimize. Ocak ayı boyunca ite kaka sürdürebildiğimiz, belki şubata ancak sarkabilen kararlar... Ama o yılbaşı, her zamankinden daha büyük kararlar almış, sözler vermiş olabiliriz; ne de olsa yalnızca bir yıl değil, bir yüzyıl da değiştiriyorduk. Hepimiz için bir ilkti.

Pek çoğunu öylesine özümsemişiz ki, yıllarca telaffuz ettiğimiz bazı yazar adlarının takma isim olduğunu öğrenince şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Sanki kimliklerinde yazan isimle hitap etsek kişilikleri de farklı bir hale bürünecek! Belki de kullandıkları isim sayısı kadar farklı şahsiyetleri bir arada taşıdıklarına inanıyoruz.

Bugün (6 Mart) Faruk Duman’ın doğum günü. İpekli Mendil yazarlarından Servan Güney, Faruk Duman’ın öykülerinden yola çıkarak hazırladığı mini bir sözlükçeyle yazarın doğum gününü kutluyoruz. İyi ki doğdun Faruk Duman!

On dokuzuncu yüzyıl, Avrupa karşısında gerileyen Osmanlı İmparatorluğu’nun bu durumu bir tür uygarlık kaybı olarak gördüğü ve buna karşı düşünülen çarelerle toplumsal ve siyasal düzeyde modernleşmenin getirdiği değişimle yüzleşmek durumunda kaldığı bir dönemi kapsar.
