Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Şiirin ekonomisi, romanın sonsuz gevezeliğe olanak tanıyan yapısal potansiyeli; bu ikisinin arasında, belki de iyisi en nadir olan öykünün kısa hacimdeki büyülü kudreti... Edebi metinler üzerinde düşünürken soyutlamanın gücünü de unutmamak gerekir, özellikle de modern edebiyatta.

//php print_r ($fields); ?>
Norveçli yazar Karl Ove Knausgaard, 21. yüzyılın en çok konuşulan yazarlarından biri. Kavgam serisi birçok dile tercüme edildi ve kısa sürede çok satanlar listelerine girdi. Knausgaard’un hatırı sayılır bir hayran kitlesi de oluştu ve hatta adına “Knausgaard-mania” denen bir çılgınlık bile türedi.

//php print_r ($fields); ?>
Çocukken, ergenken, hatta zaman zaman yetişkinken sevginin gücünü anlatan hikayeler dinleriz. Benim çocukkenki sevgi hikayem dedemin yaşadığı gerçek bir olaydı. Dedemi tanıma şansım olmadığı için annemden dinlemiştim. Dedem annesi yerine koyduğu anneannesinin ölüm haberini aldığında, yaşadıkları yerden uzakta, daha büyük bir nahiyede ortaokulu okuyormuş.

//php print_r ($fields); ?>
Ebubekir Eroğlu, son dönemin en iyi ve önemli şairlerinden biridir demek yetmez; büyük bir şairdir o. Özellikle yeni yayımlanan kitabı İçkale onun bu gerçeği, şiirinin zirvesine çıkarak mühürlediği bir kitap.

//php print_r ($fields); ?>
Bazen her şey gün gibi ortadadır, alman gereken kararlar, atman gereken adımlar, orada dimdik karşında duruyordur, kaleciyle aranda bir tek top vardır, vursan kesin goldür ama sen durursun. Bazen aylarca, bazen yıllarca, bazen bir ömür. Topa basmak resmen varoluş biçimin olur. Beklersin. Bir şeyi. Gökten yere bir şeyin düşmesini. Seni omuzlarından tutup sarsmasını.

//php print_r ($fields); ?>
“Üçüncü dünya edebiyatı” kavramıyla ifade edilmek istenenlerden birisi, Batı edebiyatının merkezinden uzakta yetişen edebiyatçıların eserlerindeki yenilik ve çeşitliliktir. Bu yenilik ve çeşitlik -Cortázar, Márquez ya da Borges’in kitaplarında olduğu gibi- genellikle hafıza, hakikat ya da zaman gibi temaların ele alınış biçimindeki yenilik ve çeşitliliğe atıf yapar.

//php print_r ($fields); ?>
Fransız göstergebilimci ve edebiyat eleştirmeni Roland Barthes hakkında yazılmış kapsamlı ve ayrıntılı ilk biyografi, Barthes’ın diğer yapıtlarının da pek çoğunu Türkçeye kazandıran Sema Rifat tarafından dilimize çevrildi. Kendisi de bir göstergebilim uzmanı ve dilbilimci olan Louis-Jean Calvet tarafından yazılan bu biyografinin en önemli tarafı pek çok tanıklığa dayanması.

//php print_r ($fields); ?>
Üzerinden kara bulutu eksik olmayan, baharın epeydir uğramadığı bir memlekette yaşadığımızdan ve okuduğumuz kitaplar bu toprakların güncel fenalıkları ile muhatap olduğunda, tuhaf bir okurluk deneyimi yaşattıkları aşikar.

//php print_r ($fields); ?>
Susanna Tamaro deyince nedense aklıma hemen Paulo Coelho gelir ve vice versa. Onları bir çift olarak düşünürüm, kuzeyde yaz olunca Susanna'nın Orvieto'daki çiftliğinde 'dört köpeği, on kedisi, on beş kırmızı balığı, pek çok papağanı, beş kaplumbağası' vesaire ile mutlu, huzur içinde yaşadıklarını, mızrak ve ot attıklarını, badminton oynayıp, karate yaptıklarını hayal ederim.

//php print_r ($fields); ?>
Anna Kavan, ilk romanını 1929, son romanını 1967 yılında yazmıştı; ancak Türkçeye ilk kez, son romanı Buz’la, 1993 yılında çevrilebildi. Kafkaesk bir atmosferde geçen distopik hikayesiyle Buz’u okuduğumda, Anna Kavan’la bu denli geç tanışmanın büyük bir kayıp olduğunu düşünmüştüm.
