Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Juan Carlos Martinez Barrio, İspanya edebiyatının yeni isimlerinden. Daha doğrusu yazmaya geç başlayanlardan. Düşler Kitabı da yazarın yayımlanan ilk ürünü. Romanın bel kemiğini oluşturan “sakın okuma” uyarısı ilginç ve bir o kadar da merak uyandırıyor.

//php print_r ($fields); ?>
İsmi çok aşina kimi ünlüler, haklarında en az şey bildiklerimiz olabiliyor. 20. yüzyılda doğmuş olup da Şarlo ismini duymamış olan var mıdır; üstünden dökülen takım elbisesi, şapkası, bıyığı ve koca pabuçları ile yarattığı Tramp tiplemesine şu veya bu şekilde rastlamamış olan? Peki kimdir Charlie Chaplin? Mesela nerelidir? Evet, cevabınız...

//php print_r ($fields); ?>
Şu an gözlerinizi kapamanızı istesem, acaba hangi duygular gelir içinize, ne hissedersiniz? Heyecan, merak, üzüntü, özlem… Belki de “abhiman”; yani, sevdiğiniz biri tarafından kalbiniz kırıldığında yaşanan acı ve kızgınlık. Duygunun kökeninde üzüntü ve şok var ama hızla şiddetli ve yaralanmış bir onura dönüşüyor.

//php print_r ($fields); ?>
Yıllar yıllar önce Türkçeye çevrilen Bartleby ve Şürekâsı kitabıyla tanıdığımız İspanyol yazar Enrique Vila-Matas hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşmış, pek popüler olmasa da ismi okurlar arasında kulaktan kulağa fısıldanıp kitabı elden ele dolaşmış, yeni bir kitabının çevrilmesi içten içe umutla beklenir olmuştu.

//php print_r ($fields); ?>
Bir deste gül ne işine yarar
Onun yerine, gel benim gülistanımdan bir yaprak al
Gül ancak beş altı gün yaşar
Bu gülistan daima ter-ü tâze durur
(Sâdi)

//php print_r ($fields); ?>
Urdu edebiyatının en önemli öykü yazarlarından Saadat Hasan Manto’nun öyküleri aracılığıyla, Hindistan’da yaşanan bölünmenin oluşturduğu kimlik sorunlarına uzaktan da olsa tanıklık ediyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Hakan Bıçakcı’yı okuma kılavuzu minvalinde bir kitapçık olsa elimizde; rüya, kabus, tuhaflık, muğlaklık, fantastik, korku, yalnızlık, gerçeklik algısı, klostrofobik mekanlar, distopya ve yabancılaşma ana maddelerini oluştururdu şüphesiz.

//php print_r ($fields); ?>
Kimselere benzememek, farklı olmak zordur. Hele de ergenliğe yeni adım atan bir çocuksanız… Ağzına kadar kıpkırmızı domateslerle dolu bir kasadaki tek turuncu portakal gibi hissedersiniz kendinizi. Üstelik neden herkes kırmızıyken sizin turuncu olduğunuzu da bilemezsiniz, anlayamazsınız. Tek bildiğiniz, diğerleri gibi olmadığınızdır ve bu size içten içe acı verir.

//php print_r ($fields); ?>
Karlar Eridiğinde, Willo adlı bir çocuğun “kendi sesini bulmasının” öyküsü. 14 yaş ve üzerine hitap eden roman, bir yaş dönümü öyküsü gibi okunabiliyor fakat aslında “çocuk” olmanın mümkün olmadığı bir dünya resmediyor. Açlıktan ölen bebeklerin, derisi yüzülmüş cesetlerin ve işkenceye uğrama ya da donarak ölme ihtimalinin köşebaşında beklediği bir yer burası.

//php print_r ($fields); ?>
Artık her şey gerçek! Ölüm sarışın kafalara da eşit şekilde dağıtılıyor. Tüm duygusal yaklaşımlar, pişmanlıklar, imal edilen gerçeğe tosluyor. Artık çok geç. Yetişmenin, aşkın, dokunmanın, nefes almanın etrafı “ölüm tehlikesi” yazısıyla çevrildi. Hiç kimsenin geç kalmak gibi bir bahanesi kalmadı. Herkes kendi evinde, tam zamanında.
