Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Irmak Zileli’nin “Eşik”i: Dünyanın tüm suçlarını üstlenen tanık

Eşik, Irmak Zileli’nin, kahramanı ve tanığı Eylül’e, dünyanın tüm suçlarını yüklettirerek dönüştürüp yükselttiği romanı değil sadece, okuru da yakasından yakalayıp içine katarak tanıklıkla sanıklık arasında götürüp getirdiği, başını dalgalı ve akıntılı sularak sokup çıkardığı bir ırmak.



Bu Yalan Tango

Selim İleri’nin son romanı Bu Yalan Tango, Nisan ayında, Everest Yayınları’ndan çıktı.



Yunan Mitlerindeki İronik Haller

Batı kültürüyle yoğrulmuş dimağlarda Mitoloji dendiğinde, başka pek çok önemli mitoloji olmasına rağmen, ilk akla gelen hep Yunan mitolojisidir. Batı toplumunun temeli Yunan medeniyetine dayandığı için ve öğretim sistemlerinin büyük kısmında Yunan kültürüne yer verdikleri için en başta Romalılar olmak üzere pek çok Batı toplumu Yunan mitlerini alıp kendi efsanelerine uyarlamıştır.



Dil yarası

Bütün dünyanın sözü bir, dili birken insanlar Sinear diyarında kerpiçten bir kule yapmaya giriştiler. Tevrat’a göre Rab, Ademoğullarının kulesinden hoşnut olmadı ve birbirlerinin dillerini anlamasınlar diye onların dillerini karıştırdı. Ve insanlar birbirleriyle anlaşamayınca dağıldılar. Malum bu kule, Babil’di.



Yalnız edebiyat

Yalnızlığın pek çok yönü var. Ama edebiyatla yalnızlık birlikte anıldığında, aklımıza öncelikle yazarın kişisel yalnızlığının gelmesi dışında bir seçeneğimiz var mı acaba? Benim aklıma başka türlüsü gelmiyor.

 



Joy'un muhteşem düşüşü

Otuzlarının başında, paranın satın alabildiği her şeye sahip, üstelik yıllarını verdiği hukuk firmasına ortak olmanın eşiğinde bir avukat günün birinde kendini şirketin görkemli lobisinin mermer zeminine çakılmış olarak bulur. Yükselişi her ne kadar epey uzun sürmüşse de yere çakılması hepi topu birkaç saniyesini almıştır sadece.



Bireysel hikayeleri toplumsal hikayenin içine yerleştirmek

Eskiden hikâye denirdi, sonra öykü denmeye başlandı; sonra yavaş yavaş öykünün içindeki hikâye kayboldu. Hikâye yalanla özdeşleştirilip dışlandı. Özellikle genç yazarlarda, dolayısıyla son yıllarda sıklıkla görülen bir “içini dökme hali” öykü sayıldı. İçinden hikâyenin çıkarılmasıyla iskeletsiz bir yığına dönüşen metin çoğunlukla okunmaz bir biçime büründü ve öykücülüğümüz geriledi.



Derrida’nın tehlikeli yaratığı

Tehlikeli bir canlı hayal edin, içine sızdığı organizmayı kendi yapısını ona göstererek yıkan bir canlı, uzun yolculuğu boyunca bir organizmadan ötekine gidiyor. Jacques Derrida’nın Gramatoloji kitabı 44 yıl önce yayımlandığında, radikal felsefe alanında bir yeni okumalar dönemini açacağı belki de hemen anlaşılmamıştı.



Olaylar fantastik bir kasabada geçiyordu...

Yeterince okunmadığı, yazamadığı, bilinmediği için küsüp köşesine çekilmiş bir yazar, yeni bir roman yazma arzusuyla, “belki de” bir dağ köyüne gitmek üzere yollara düşer. Ancak yol üzerinde gördüğü “Satılık Deniz” levhası ilgisini çekince bu sahil kasabasında duraklayıp, yemek yemek için bir köfteciye girer.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.