Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
Eskiden hikâye denirdi, sonra öykü denmeye başlandı; sonra yavaş yavaş öykünün içindeki hikâye kayboldu. Hikâye yalanla özdeşleştirilip dışlandı. Özellikle genç yazarlarda, dolayısıyla son yıllarda sıklıkla görülen bir “içini dökme hali” öykü sayıldı. İçinden hikâyenin çıkarılmasıyla iskeletsiz bir yığına dönüşen metin çoğunlukla okunmaz bir biçime büründü ve öykücülüğümüz geriledi.

Tehlikeli bir canlı hayal edin, içine sızdığı organizmayı kendi yapısını ona göstererek yıkan bir canlı, uzun yolculuğu boyunca bir organizmadan ötekine gidiyor. Jacques Derrida’nın Gramatoloji kitabı 44 yıl önce yayımlandığında, radikal felsefe alanında bir yeni okumalar dönemini açacağı belki de hemen anlaşılmamıştı.

Yalnızlığın pek çok yönü var. Ama edebiyatla yalnızlık birlikte anıldığında, aklımıza öncelikle yazarın kişisel yalnızlığının gelmesi dışında bir seçeneğimiz var mı acaba? Benim aklıma başka türlüsü gelmiyor.

Otuzlarının başında, paranın satın alabildiği her şeye sahip, üstelik yıllarını verdiği hukuk firmasına ortak olmanın eşiğinde bir avukat günün birinde kendini şirketin görkemli lobisinin mermer zeminine çakılmış olarak bulur. Yükselişi her ne kadar epey uzun sürmüşse de yere çakılması hepi topu birkaç saniyesini almıştır sadece.

Hayatta yapılacak 100 şey listesi gibi bir liste hazırlasam bir kedi ile birlikte yaşamayı mutlaka dahil ederdim. Daha da ötesi, hayatta iken mutlaka yapmanız gereken 5 şey içine koyardım.

Selim İleri’nin son romanı Bu Yalan Tango, Nisan ayında, Everest Yayınları’ndan çıktı.

Hangi 'aşk hikayesi' sıradan sizce? Bence ‘hiçbiri.’ Aşkın sıradanı olmaz. Yaşanan aşkların bulunduğu toplumda ne kadar çok benzerleri varsa, o zaman o aşk toplumdakilere sıradan gelebilir. ‘Türk filmlerindeki gibi’ deriz ya!

Bütün dünyanın sözü bir, dili birken insanlar Sinear diyarında kerpiçten bir kule yapmaya giriştiler. Tevrat’a göre Rab, Ademoğullarının kulesinden hoşnut olmadı ve birbirlerinin dillerini anlamasınlar diye onların dillerini karıştırdı. Ve insanlar birbirleriyle anlaşamayınca dağıldılar. Malum bu kule, Babil’di.

Artun Ünsal, İstanbul’un incisi Boğaz’ın “beşibiryerde”sini konu etmiş yeni kitabı Boğaz’ın Beş Efendisi’nde; lüfer, palamut, levrek, tekir ve istavrit.
