Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz günlerde hatırlarsanız Orhan Pamuk’un Die Zeit gazetesine verdiği röportajda burjuvazi üzerine söylediği sözler hepimizi pek heyecanlandırmıştı ve her zamanki gibi polemiklerin tetikleyicisi olmuştu. Peki, ne demişti Orhan Pamuk o röportajında?

//php print_r ($fields); ?>
Elmore Leonard’ın 2010 yılında The New York Times’ta yayınlanan, “Yazmanın 10 kuralı” başlıklı yazısı, The Guardian’a günümüzün en ünlü yazarlarına ulaşmak ve onlara kendi kurallarını sormak için ilham verdi. Ulaşılan yazarlardan biri de, Kamboçya Elçiliği adlı kitabı, geçen günlerde Türkçe okuruyla buluşan Zadie Smith idi. İşte, yazarın 10 kuralı:

//php print_r ($fields); ?>
İster Atlantis, ister Mordor olsun, sanatçılar ve haritacılar, uzun zamandır gerçekte hiçbir insanın ayak basmadığı topraklara dair haritalar hazırlıyorlar. Yazar Umberto Eco da son kitabı The Book of Legendary Lands'de (Efsanevi Topraklar Kitabı) din, folklor ya da edebiyatın işaret ettiği bu toprakları keşfediyor.

//php print_r ($fields); ?>
Müslüm Gürses'e yönelik yaygın kabulümüzde biraz da kendi kendimize şefkat gösterme var. Azıcık da olsa. Çok yıpratıyoruz kendimizi bu coğrafyada. Kendimize şefkat göstermeye gönlümüz elvermiyor bir türlü. Zaten acımasız olmaya da eğilimli oluyoruz. Ayağa kalkıp büyük kararlar alıyoruz, havalı jestler ortaya koyuyoruz, kendimize göre cesaret gösteriyoruz ve sonra oturup bekliyoruz yankılarını.

//php print_r ($fields); ?>
1962’de Massachussetts Teknoloji Enstitüsü’nde yeni kurulan bilgisayar odasında canları sıkılan bir grup öğrenci, iki oyuncuyla oynanan, her bir oyuncunun torpidolarla diğerinin uzay gemisini vurmaya çalıştığı Spacewar!’u “yazdıklarında”, genel kullanım için dolaşıma girmiş “bilgisayar oyunu” diye bir şeyden eser yoktu.

//php print_r ($fields); ?>
Okumak da, yazmak da çoğunlukla tek başınayken yapılır. Yalnızlık dediğimiz meretse konu edebiyat oldu mu rahatlıkla kabul edilebilir, hatta yüceltilebilir. Hatta yalnızlık kimi yazarların evreninde başlı başına bir karakterdir. Aynı zamanda yazarların en yakın durduğu temalardan biridir yalnızlık. Yazarlar yalnız kalmayı da, yalnız kalmış karakterleri de severler çoğu zaman.

//php print_r ($fields); ?>
Sevdiğiniz bir yazarı, çalışırken gösteren fotoğraflara bakmanın kendine has bir büyüsü vardır. Kitaplarındaki dehanın izini, masanın başındaki duruşlarında sürmenin, yüzlerindeki ifadeye bakmanın büyüsünden bahsediyoruz...

//php print_r ($fields); ?>
Geçenlerde dünyanın en iyi şefleri hakkında bir belgesel seyrediyordum. Bir süre sonra dikkatim mi dağıldı ne oldu bilmiyorum, ekrandaki adam edebiyat hakkında konuşuyormuş hissine kapıldım. Sanki yemek yapmanın inceliklerinden değil de roman yazmaktan bahsediyordu. "Seninki de bir tür mesleki deformasyon," diyeceksiniz, haklısınız.

//php print_r ($fields); ?>
2010 yılı, edebiyat dünyası, daha da genişleterek söylersek kitap dünyası için kuşkusuz Avrupa Kültür Başkenti merakıyla başladı.

//php print_r ($fields); ?>
Müzik kurtuluşumuz olur, özellikle gençken. Nerede, ne yaşarsak yaşayalım, kulaklığımızı takıp çalan müziğe kendimizi verdiğimizde ruhumuzu dizginleyen bir parantez açılır sanki. Müziğin cazibesine kapılmış olanların, içlerindeki mahrem noktalara ulaşmak da mümkündür.
