Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Başına kubbe geçirilmiş bir kasaba...

Stephen King’in Kubbe’nin Altında (Under The Dome) adlı romanı 2009’un sonuna doğru Amerika’da yayımlanmıştı. Hemen hemen bir buçuk yıl sonra dilimize de kazandırıldı. Kitapla ilgili kulağımıza gelen ilk iki haber, sayfa sayısının bini aşkın olduğu ve kimi okur ve eleştirmenlerce King’in başyapıtı olarak görülen Mahşer’e rakip bir romanla karşı karşıya bulunabileceğimizdi. 



FİKRİN ‘FLÂNEUR’ HALİ

Sadece Tahir M. Ceylan’ın yazılarının yayımlandığı gün Cumhuriyet alan, ‘Cumhuriyet okuru’ olmayan bir kesim var.



Sofoklesçi bir kötümserlik

Geç Viktorya döneminin en önemli romancılarından Thomas Hardy’nin Adsız Sansız Bir Jude’u, aynı zamanda aldığı olumsuz tepkiler nedeniyle Hardy’nin roman yazmaktan vazgeçmesine yol açması ile de ünlüdür.



Ve Günler Yürümeye Başladı

“Ve günler yürümeye başladı. Ve onlar, günler bizi yaptı. Ve bu şekilde doğduk biz, yani günlerin çocukları, sorgulayıcılar, yaşamı arayanlar.” (Mayalara göre Yaradılış)

 

 



Yetmiş yıldır eskimeyen

Bu ay yayımlanan bir kitap zamanın nasıl da hızlı aktığını hatırlattı bana. Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sından söz ediyorum.



Başkaldıran masallar

Masallar, çocuklara -bazen büyüklere- içinde yaşadıkları kültürü ve bu kültürün değer yargılarını, dünya görüşünü, anlayışını öğretmeyi amaçlar. Bu nedenle genellikle didaktik olmalarıyla ön plana çıkarlar. İçinde yaşadıkları kültürün doğrusu / yanlışı neyse çocukları da o konuda "bilinçlendirme" yoluna giderler.



Uçar mıyız hakikaten?

Aylin'i çok seveceksiniz. Anlattıklarının akışındaki o gizli ama baskın ritme kapılacak, yeni edebiyatın dolaşımdaki dilini kullanışını, altı çizilesi afili cümlelerini çok beğeneceksiniz. Hatta onun için, bir sürü şey söylendiğine tanıklık edeceksiniz yarı sitayiş yarı haset.



GİO Ödülleri'yle başka hayaller mümkün

Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) 2012 yılında kurulduğunda Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmişti. Sadece edebiyatta değil, çizim ve sinema alanında da hayal gücünün sınırlarını genişletmeyi hedef alan eserlerin üretilmesinde hatırı sayılır bir adım atmıştı.



“Bağzı” öyküler yazıldı bile

Gezi olayları devam ederken, o zamanlar halen bir “komün” olan Gezi Parkı’nda bir yazar arkadaşımla buluşmuştuk. Şaşkın gözlerle etrafı seyrediyorduk. Gezi Kütüphanesi'ne doğru yol alırken pat diye, “Bu olayın romanını kim yazacak acaba?” diye sordum. Beş on sene sonra birileri yazar gibi bir şeyler geveledik.



"Uzanmış Koca Burun Açık Denize Doğru"

Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz Feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde.
(...)
"Deniz Feneri", Fazıl Hüsnü Dağlarca

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.