Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Masallar, çocuklara -bazen büyüklere- içinde yaşadıkları kültürü ve bu kültürün değer yargılarını, dünya görüşünü, anlayışını öğretmeyi amaçlar. Bu nedenle genellikle didaktik olmalarıyla ön plana çıkarlar. İçinde yaşadıkları kültürün doğrusu / yanlışı neyse çocukları da o konuda "bilinçlendirme" yoluna giderler.

//php print_r ($fields); ?>
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) 2012 yılında kurulduğunda Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmişti. Sadece edebiyatta değil, çizim ve sinema alanında da hayal gücünün sınırlarını genişletmeyi hedef alan eserlerin üretilmesinde hatırı sayılır bir adım atmıştı.

//php print_r ($fields); ?>
Gezi olayları devam ederken, o zamanlar halen bir “komün” olan Gezi Parkı’nda bir yazar arkadaşımla buluşmuştuk. Şaşkın gözlerle etrafı seyrediyorduk. Gezi Kütüphanesi'ne doğru yol alırken pat diye, “Bu olayın romanını kim yazacak acaba?” diye sordum. Beş on sene sonra birileri yazar gibi bir şeyler geveledik.

//php print_r ($fields); ?>
Tanzimat’la birlikte edebiyat dünyamıza giren roman ve hikâye, geçen zaman içerisinde edebiyatın merkezi haline gelmiş, yazarlar bu iki yeni türün örneklerini ardı ardına vererek oluşmaya başlayan modern Türk edebiyatının temelini inşa etmişlerdir. Özelikle romanlar, edebî dönemlerin ayrılmasında etkin rol oynamıştır.

//php print_r ($fields); ?>
Her hikaye anlatıcısı (bunu öyküler de yazan biri olarak söylüyorum) epikten uzaklaşmış olmanın bedelini gizli gizli düşünüyor olmalı. Entelektüel buhranlar, bencil sancılarla halkla ve onun yüzyıllardır dinlemeye alışık olduğu hikayelerle arasına mesafeler koymuş olmanın hesabını kime verecek hikayeci? Sahi bu metinler sizce de biraz fazla metin değil mi?

//php print_r ($fields); ?>
Bu ay yayımlanan bir kitap zamanın nasıl da hızlı aktığını hatırlattı bana. Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sından söz ediyorum.

//php print_r ($fields); ?>
Aylin'i çok seveceksiniz. Anlattıklarının akışındaki o gizli ama baskın ritme kapılacak, yeni edebiyatın dolaşımdaki dilini kullanışını, altı çizilesi afili cümlelerini çok beğeneceksiniz. Hatta onun için, bir sürü şey söylendiğine tanıklık edeceksiniz yarı sitayiş yarı haset.

//php print_r ($fields); ?>
Geçmişi yoklamak yürek ister. Geçmiş, yıllar önce terk ettiğin ve bir daha geri dönmediğin veya dönemediğin ülken, zamanla koptuğun arkadaşların, yitirdiğin gençliğin ve vazgeçtiğin hayallerin ise onu aklından şöyle bir geçirmek bile yeterince can acıtıcıdır. Zordur geçmişi anlatmak. Hele de kendi geçmişinse bu. O çok kişisel olanın yapış yapış hüznüne yuvarlanıverir insan bir bakarsın.

//php print_r ($fields); ?>
Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz Feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde.
(...)
"Deniz Feneri", Fazıl Hüsnü Dağlarca

//php print_r ($fields); ?>
Babamı tanıdığımda 30 yaşındaydım. Çünkü ölmüştü. Yahut otuzlarımdaydım, o da hayattaydı. Fikir yürütmek üzerine araştırmalar yapıyordum. Türkçenin güzel söz öbeklerinden biriydi "fikir yürütmek": Emekleyen bir fikri ellerinden tutup ayağa kaldırıyor ve sanki ilk adımlarını atmaya başlayan bir bebekmiş gibi kendi başına ilerlemesi için çabalıyordum. Ancak, iş bu kadarla kalmıyordu.
