Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Gezi Direnişi'nin ilk günlerinde çapulcu sözcüğünün yenilenen anlamlarıyla gündeme düşmesinden beri bir noktayı çok net genel kültürümüze yedirmiş olmamızı Gezi'nin elle tutulur kazanımlarından sayabiliriz sanki: Artık sözlüklerin nötr referanslar olmadıklarını yaygın olarak biliyoruz ve bir sözlüğe baktığımızda bir ideolojiye, bir perspektife, bir -izm'e mi bakıyoruz, diye soruyoruz. Med

//php print_r ($fields); ?>
Dümdüz bir çizgi çek, bak bozkır. Sonra çizgi yükselecek, bir ovaya denk düşecek, al sana Haymana. Bozkırın ayazında bir ova, ovanın başında bir mahpushane. Haymana Cezaevi'nden Ulucanlar'a bozkırın alameti teğet geçer bu çizgide. Karanfil Sokağı bürokratik olarak anılır, politiktir aslında. Ankara'lı siyasi meseleler üzerine akıl yürütmek için doldurmuş heybesini.

//php print_r ($fields); ?>
Günlük ritüeller dendiğinde kimimiz her sabah aynı saatte kalkmayı anlıyor, kimimiz evden muhakkak sağ ayakla çıkmak gibi daha çok takıntıya yaklaşan şeyleri. Bazı ritüellerin yaratıcılıkla bir bağı olduğu ve ritüelleri uygulamanın yaratıcılığı tetikleyebileceği de son yıllarda sıkça gündeme gelen iddialardan.

//php print_r ($fields); ?>
Rüyalar ve karabasanlar, yüzyıllar boyunca pek çok yazara ilham kaynağı olmuşlardır. Antik Yunan'dan çağdaş gerçeküstücülere, bilinçaltının oyunlarının, absürdlüklerin, içe dönüşler ve duyguların özgürce dışa vurumunun, pek çok eserin çıkış noktasını oluşturduğu bilinir.

//php print_r ($fields); ?>
Fulya Erdemci'nin 13. İstanbul Bienali’nin kavramsal çerçevesini şair Lale Müldür'ün Anne, Ben Barbar Mıyım? adlı kitabını kullanarak tanımlaması, görsel sanatlarla edebiyat arasındaki etkileşime selam veriyor.

//php print_r ($fields); ?>
“Milattan önce 50 yılı. Galya tamamen Romalıların işgali altındadır... Hemen hemen… Yenilmez Galyalıların yaşadığı küçük bir köy, işgalcilere hâlâ kafa tutmaktadır. Totoryum, Akvaryum, Toplantiyum ve Laudanyum garnizonlarında görev yapan Romalı Lejyonerler için hayat hiç de kolay değildir...” Efsane kahramanlar Asteriks ve kadim dostu Oburiks'in her macerası bu cümlelerle başlar.

//php print_r ($fields); ?>
Sylvia Plath nasıl bir çocuktu dersiniz? Peki ya Ernest Hemingway veya Flannery O'Connor? Bu soruların cevaplarını merak eden okurlar için Flavorwire yazarların çocukluk fotoğraflarını derlemiş. İşte o fotoğraflar:

//php print_r ($fields); ?>
Bir kitabı elimize aldığımızda tanışacağımız karakterlerin insani özelliklere sahip olmalarını bekleriz. Hayvanlar ise bu konuda çoğunlukla arka plana itilirler çünkü hayvani özellikler daha çok metaforlar aracılığıyla anlatılır. Bu yüzden onları sadece fabllara, masallara ya da çocuk edebiyatına ait karakterlermiş gibi zannedebiliriz. Ancak durum pek de sandığımız gibi değil.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat tarihinden, yazarlarını gölgede bırakan karakterlere dair çok sayıda örnek sıralanabilir. Örneğin Oblomov ismi, bize Gonçarov isminden daha aşina gelir. Robinson Crusoe’nun –ve elbette Cuma’nın– hayat hikâyelerini Daniel Defoe’nunkine göre çok daha ayrıntılı biliriz mesela.

//php print_r ($fields); ?>
Bir ceket yaptırmak istemiş, şair ceketi. Benim de yok, olsaydı çıkarıp ona verirdim. Ben de bir ceket istemiştim, doçent ceketi, hani şu fitilli kadifeden olan. Geçen yıl oldu, geçen kışı fitilli kadifeden, yeşil doçent ceketimle geçirdim. Şair ceketi nasıldır bilmem, siyah mıdır, eski midir, modası geçmiş midir, görenler "bak şair geçiyor" mu derler, bilemem.
