Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
“Dil, mitolojik bir hastalıktır,” demiş Tolkien. Sıfatların, metaforların, benzetmelerin gücü masalların içindeki büyüler kadar etkilidir diye iddia etmiş. Ya da büyü, özenle seçilmiş bir sıfattan başka bir şey değildir. “Orman” bir sözcüktür. “Zümrüt” bir sözcüktür. “Zümrüt orman” büyülüdür. Dili kullanma insana yaratıcı-büyücü rolü bahşeder, masal böyle başlar. (“On Fairy-Stories”, 1939).

//php print_r ($fields); ?>
Bu yıl 33’üncüsü düzenlenen İstanbul Film Festivali’nde de edebiyat uyarlamaları ya da yolu edebiyattan geçen filmler vardı. Öte yandan bir de bu eserlerin çıkış sürecini ya da perde arkasını anlatan diyebileceğimiz yapımlar...

//php print_r ($fields); ?>
Burada olduğumuza göre, kitaplar hepimiz için önemli. Peki ya kitap isimleri? Kitapların isimlerinin kitaplarla ilişkimizde ne kadar önemli bir rol oynadığını hiç düşündünüz mü? Düşünmediyseniz eğer, ilk fırsatta bir kitapçıya girin ve raflardaki kitapların isimlerine tek tek bakın. Bazı kitaplara sadece isimleri çekici gelmediği için yanaşmayacaksınız bile.

//php print_r ($fields); ?>
Dünya kazanını kaynatan, insanların kaderlerini karıştıran kurumlar ve kurumlara bağlı kişiler. Özellikle devletler, kendi çıkarlarını gözetmek, başkalarının niyetlerini öğrenmek, gerektiğinde olayların gidişatını kendi lehlerine çevirmek adına gizemli, varlığıyla yokluğu birbirine karışan, kolaylıkla sırra kadem basacak kurumlar oluşturmuşlardır: İstihbarat Teşkilatları.

//php print_r ($fields); ?>

//php print_r ($fields); ?>
Thomas Allen, kağıtları keserek kitapları hayata döndürüyor. Eski kitap sayfalarını keserek renkli, canlı figürler yaratan sanatçının eserleri kurnaz bir mizah içeriyor. Kesilmiş kitap sayfalarından yapılan bu eserler görülmeye değer!

//php print_r ($fields); ?>
Bir pazarlama yöntemi olarak, parfümlere popüler simaların isimlerini vermek kadar, yazarların ya da tiyatro, roman, öykü veya opera karakterlerinin adlarını vermek de Avrupa'da epey yaygın. Türkiye'de de bunun örneği yok değil. Mesela 1920'lerde piyasaya Çalıkuşu parfümü sürülmüştü. Kutusu kitap şeklindeki bu parfümün içinde romandan bir alıntı da yer alıyordu:

//php print_r ($fields); ?>
Bizim başımıza gelen her şey, edebiyatımızın da başına gelmiştir. Bizim başımıza en fazla gelen şey askeri darbe olduğuna göre, Türkçe edebiyatta darbe edebiyatı diye bir tür oluşturacak kadar çok eser bulunması şaşırtıcı değil. 60'lar, 70'ler, 80'lerde, edebiyatta bir siyasal tavır mecburiyeti ve tutsaklığı var. Meselesi bu olmayan roman değersiz bulunmuş.

//php print_r ($fields); ?>
Nazlı babaannem onu dinlerken bir akrabasını yıllar sonra bulmuş gibi yaşarırdı. Boşuna değildi yaşarması, akrabalık duygusu da kadim bir şeydir, kabileden, aşiretten başlarsınız, sonra dil olur, lehçe olur, sonunda da bir aksan olur ve oradan akraba olursunuz: ‘Keder Aksanı’ diyelim ya da ‘Kahır lehçesi’.
















