Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
İngiliz asıllı ABD’li yazar Christopher Isherwood’un yarı otobiyografik romanı Hoşça Kal Berlin 1930’lu yılların Berlin’ini, Almanya’nın Nazi iktidarı öncesi durumunu, kısacası dekadans dönemini altı hikaye etrafında anlatan ilginç ve önemli bir roman. Kuşkusuz Isherwood’un yazarlığını da ‘ilginç’ ve ‘önemli’ sözcükleriyle nitelemek mümkün.

//php print_r ($fields); ?>
Ölümcül bir duyguyu akla uygun hale getirip vahşete estetik, tereddüde saldırgan canlılar yakıştırmak ve zaaflara profesyonellik katmak uzun zamandır kapitalizmin tekelinde. Seri katillerin seri üretimini düşünelim mesela. Kelimeler bile belirleyici: Doğan insana 'bebek', ölen insana 'ceset' diyoruz; anlamı ayırırsak hangi sözcük daha sevimli?

//php print_r ($fields); ?>
İş zorunluluk değildir, insan kendini yaptığı işlerle gerçekleştirir diye diretiyor elektrik işçisi Hans'ın sabahtan akşama zarf yazarak geçinmek zorunda olan annesi. Ama asıl kendini gerçekleştirme, bir insan diğerinin kölesi olmadığında mümkündür. Ancak savaş sonrası Avusturya bambaşka bir yer. Sosyalist anlayışlar rağbet görmüyor, 12 Şubat 1934 unutuldu bile.

//php print_r ($fields); ?>
661. Aya hiç gitmediğim varsayımımda nasıl yanılabilirim?

//php print_r ($fields); ?>
Çağdaş Latin Amerika edebiyatının en önemli temsilcileri arasında sayılan Roberto Bolano’nun –her anlamda- dev eseri 2666 şubat ayında Türkçeye çevrilmişti. Her anlamda dev eseri derken hem içeriğini hem de 1000 sayfalık fiziksel hacmini kast ediyorum. Zaten bu hacim nedeniyle roman hakkında yazmayı biraz geciktirdim.

//php print_r ($fields); ?>
Kasırgasıyla evleri başımıza yıktığında, depremleriyle taş üstünde taş bırakmadığında, önüne geleni yanına katan selleriyle sokaklarımızda gezdiğinde o; vahşi doğadır. Nimetlerinden yararlandığımız, seyrine doyum olmaz manzaralarıyla kendimizden geçtiğimiz, içimize huzur verdiği, verimli topraklarıyla, zamanlı yağmurlarıyla bizi kutsadığındaysa doğa ana. Çünkü kabul edelim, benciliz...

//php print_r ($fields); ?>
Bir eve, evin küçük bir odasına bütün Afganistan’ı, Orta Asya toplumlarını sığdırmış Atiq Rahimi. Kabil’de doğan, Sovyet-Afgan savaşı süresinde de 1984’de Fransa’ya sığınan Atiq Rahimi anlattığı toplumun içinden geliyor.

//php print_r ($fields); ?>
Japon bir ailenin çocuğu olarak -1954 yılında Japonya’nın Nagasaki şehrinde- dünyaya gelen Kazuo Ishiguro, günümüz İngiliz edebiyatının en önemli isimleri arasında sayılıyor. Pek çok dile çevrilen romanlarının yanı sıra kısa hikayeleri, senaryoları, senaryo ve romanlarından uyarlanan sinema filmleriyle, o dünya çapında tanınan bir yazar.

//php print_r ($fields); ?>
“Yakama hiçbir zaman çiçek takmadım. Ama Çiçek Pasajı’nın bizleri takındığı yeni koparılmış çiçekler gibiydik. Bin dokuz yüz altmışlardaydık.” Bir otobiyografik metinde böyle yazar Cansever, 70’li yılların sonuna doğru.

//php print_r ($fields); ?>
Nerede kalmıştık?.. Çılgın yazarımız Burroughs, “cut-up” tekniğiyle kaleme aldığı roman dizisinin ilk kitabı Yumuşak Makine’de bünyemizi epey hırpalamıştı. Art arda eklediği bant kayıtları, bizi hafif şizofrenik tatta ufaktan “zehirlerken” ikinci kitap Patlamış Bilet’te deneyselliğini sürdürüp kafamızı dumanlamaya devam ediyor.
