Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Buz’u elime alıp okumaya başladığımda neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. İngiliz yazar Anna Kavan’ın herhangi bir eserini daha önce okumamıştım, ama Everest Yayınları bu kitabı modern klasikler dizisine almıştı.

//php print_r ($fields); ?>
Çizgisiz kağıda düz başlayan ama aşağı doğru kayan satırlar gibidir hayat. Birçoğumuz, o günleri bir kere olsun kaydırmadan, hayallerin ve beklentilerin rotasından çıkmadan yol almak isteriz. Fakat hayat mutlaka çizdiğimiz rotadan çıkar. Harun Candan’ın kaleme aldığı Hayalname de böylesi bir rotadan çıkış hikayesi işte.

//php print_r ($fields); ?>
Hızlı başlayıp temposunu sürekli yükselten ve aynı hızla sonlanan bir roman okumak istiyorsanız Haydutun Aşkı tam size göre. İtalyan “kara roman” geleneğinin izini süren Massimo Carlotto, her yanı kirlenmiş bir dünyada ölüm kalım kavgası veren üç arkadaşın maceralarını anlatıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Özgürlük diye bildiğimiz şeyleri saymaya başlasak, sonunda uçları satın almaya, seyahat edebilmeye, arzu ettiğimiz gibi konuşmaya varır bir şekilde. Oysa asıl kastettiğimiz hayal ettiğimiz hayatı kurabileceğimiz koşullara, daha doğrusu kendimizi gerçekleştirebileceğimiz bir dünyaya sahip olma lüksüdür. Ama hayat bu kadar basit değil.

//php print_r ($fields); ?>
Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un Hüznün Fiziği romanı açılırken Pessoa’ya, Gaustin’e, Borges’e, Augustinus’a, Flaubert’e, Eliot’a ve Hemingway’e selam veriliyor. İlk işaretleri almış oluyoruz böylece. Roman ilerledikçe anlıyoruz ki selam verilen her yazarın üslubundan, tarzından biraz biraz var aslında bu romanın çatısında.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyatı veya edebiyat tarihinde yer etmiş ürünleri yemekle; yazarlarını da aşçılıkla eşleştirmek, nereden bakarsanız bakın ilginç bir yaklaşım.

//php print_r ($fields); ?>
"Bu makine faşistleri öldürür," yazıyordu Woody Guthrie'nin gitarının üzerinde. Büyük Buhran'ın kendini gösterdiği, Teksas topraklarını kasıp kavuran "Toz Fırtınası"nın çiftçilerin yaşamını cehenneme çevirdiği 1930'lardan itibaren endüstriyel tarıma, daha büyük bir başlık altında kapitalizme savaş açan Guthrie'nin gitarı bu savaşın simgesi haline gelmişti.

//php print_r ($fields); ?>
Birgül Oğuz’un Hah’ı bir yası mevzubahis ediniyor. Ama bu bir yas günlüğü değil. Bir ağıt da değil. Yasla hem kişisel hem de toplumsal bünyedeki yaralarla baş etme çabasının ürünü. Yasa deva bulmak değil mesele, o yasla yüzleşmek ve üzerine gitmek.

//php print_r ($fields); ?>
Hans Fallada’nın son romanı Herkes Tek Başına Ölür, Ahmet Arpad çevirisiyle Everest Yayınları’nca Türkçeye kazandırıldı. İlk olarak 1947’de yayımlanan Herkes Tek Başına Ölür, gerçek bir olay üzerinden yola çıkarak Nazi Almanya’sındaki faşizme karşı çıkmaya çalışan Quangel çiftinin samimi ve tehlikeli hikâyesini anlatıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Michel Foucault, Doğruyu Söylemek adlı güzel kitabında diyor ki, “parrhesiastes, risk alan insandır. Elbette ki bu risk her zaman bir ölüm riski değildir. Örneğin bir arkadaşının yanlış bir iş yaptığını görür ve ona hata yaptığını söyleyerek öfkesini uyandırma riskini göze alırsan bir parrhesiastes gibi davranmış olursun.
