Arşivi

Edebiyat ile hukukun kesiştiği noktaya, daha doğrusu olası noktalara doğru ilerlediğimizde, karşımıza ilk çıkacak yapıtların Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı ile Kafka’nın Dava’sı olacağına kesin gözüyle bakabiliriz.

“Her gün yeni bir vesileyle hukukla ilgili bir konu gündeme geliyor ve ateşli bir biçimde tartışılıyor. Mesela bu yazının yazıldığı günlerde ülke gündemi savcıların güvenliğinden avukatların adliyelere nasıl gireceğine, Soma Katliamında hukuki sorumluluğun kimde olduğundan başkanlık rejimine ucu hukuki meselelere doğrudan değen konularla meşguldü.

Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, kadın-erkek eşitsizliği gibi sorunlar, son yıllara kadar ağırlıklı olarak odağa kadın konularak tartışıldı, incelendi, çözülmeye çalışıldı. Yakın zamanda ise bu konuların yeni bir odakta, sorunların faili olan erkekleri tartışma konusu yaparak incelendiğini görüyoruz.

Egem Atik, 2010 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Hazel E. Heughan Educational Trust’ın sağladığı eğitim bursu ile Edinburgh Üniversitesi’nde modern ve postmodern edebiyat konulu eğitim programlarına katıldı.

Dili eril aklın ürünü olarak kabul eden uygarlığımızın tarihi, edebiyatta da erkek yazarların, erkek kahramanlarının görkemli hikayeleri olarak kendisini gösterir.

Bu sayfalarda daha önce Türkiye sinemasıyla ilgili resmi olarak kabul edilen bazı bilgiler ve rakamlar yer aldı. Tarihteki birçok “gerçek” gibi doğruluğu tartışmalı olan bu bilgilerin başını “Türk sinemasının 100. Yılı” mevzuu ve tabii ki Türk sinemasının ilk filmi kabul edilen Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı çekmekte.

Madem Selim İleri Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu yazmış, hem de dile kolay tam iki yüzden fazla roman var bu kılavuzun içinde, o zaman ben de içlerinden en sevdiklerimle başlayabilirim… Örneğin Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ıyla.

Uyarı: Taht Oyunları serisinin yayınlanmış tüm kitaplarını okumadıysanız ya da dizinin ilk dört sezonunu izlemediyseniz bu yazıyı okumamanızı öneririz.
