Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Herkes kendiyle ilgilenir ama sadece bazılarımız kendiyle ilgilenmeyi iş edinir. Paul Auster'ın durumunu özel kılan şey, kendiyle çok fazla ilgilenmenin ona kendiyle çok fazla ilgilenmemesinin daha iyi olacağını öğretmesi. En azından İç Dünyamdan Notlar'dan çıkan sonuç bu. Zihnimiz söz konusu olduğunda bırak dağınık kalsın demek en iyisi yoksa kafayı yemek işten bile değil.

//php print_r ($fields); ?>
"Her seferinde, elimizdeki parçaları yeniden ve kendi icat ettiğimiz bir ‘puzzle’ gibi dizip, yeniden oluşturduğumuz ‘gerçeğe’ şaşırarak bakıyorduk işte..." (Ercan Kesal, Evvel Zaman)

//php print_r ($fields); ?>
Düşün ki bu şaşkın gezegende yaşayan tek insansın. Herkes gitmiş. Nereye, bilmiyorum. Nasılını da... Elimizdeki tek akıl seninki. Ancak, Ben Efsaneyim filmindeki gibi bir durumdan bahsetmiyorum tam olarak. Kendini bomboş sokaklarda tek başına yürürken hayal etmekten fazlası. Başka bir yalnızlık.

//php print_r ($fields); ?>
"Her şey 400 yıl önce başladı. Gemisi korsanların saldırısına uğrayan genç bir adam, Bengali sahillerinin ıssız bir köşesinde karaya çıktı. Onu pigmeler buldu ve iyileştirdi. Genç adam, babasının katilinin kafatası üstüne yemin etti: 'Bütün hayatımı korsanlık, haksızlık ve zalimlikle savaşmaya adıyorum. Oğullarım da benim yolumdan gidecek...'"

//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz yıl “Satantango” adlı romanı Şeytan Tangosu adıyla çevrilince Türkçe okuruyla buluşan Laszlo Krasznahorkai’nin bu kez de, “War and War” adlı romanı Savaş ve Savaş adıyla, Gün Benderli tarafından Türkçeleştirildi.

//php print_r ($fields); ?>
"Daha sonra bana o gümbürtüyü sorduklarında, gümbürtü bütün betimlemeleri gölgede bıraktı, dedim." Uyandım. Zaman yok. Mekan yok. İdeoloji yok. Her nesne kendi kozmosunu oluşturmuş, uzamıyla barışık ve dağınık. Nesnelerin kendini sıkmadan tekrar edişi, kirlenişi ve sahipsizliğini hissettiğinde kazandığı gerçek özgürlüğü ile işbirliği diğer insanları da nesneye dönüştürmüş.

//php print_r ($fields); ?>
2012 yılı Nisan ayındayız. Roman kahramanı Selçuk, çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği ama yirmi sene önce bir daha ayak basmamak üzere terk ettiği İstanbul’a geri dönüyor. Neden döndüğünü bilmiyor; herhalde kendisi ile hesaplaşmak için...

//php print_r ($fields); ?>
İsveçli yazar Stjernström 1960 doğumlu. Ancak edebiyat dünyasına katılması 2003 yılını bulmuş. Gecikmenin nedeni, Stjernström'ün finans dünyasında geçirdiği uzun yıllar. Sıkıldığını, yaratıcılığının boğulduğunu fark ettiğinde, aniden kariyerini terk etmiş ve ilk romanı Enn Mann’ı yazmaya koyulmuş.

//php print_r ($fields); ?>
Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkarların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, yola çıkmaktan çekinmeyenlerin, uçurumdan atlayanların dili, sesi olan yeraltı edebiyatı Çıplak Şölen’den ve Trainspotting’den bu yana yeni bir başyapıt kazandı. Galler’in Ruhu Ejderha (GRE), geri planında Jack Kerouac, Richard Brautigan, Jean Genet, Irvine Welsh ve William S.

//php print_r ($fields); ?>
Günümüz sözlüklerinde kestirmeden “geçmişe özlem” diye tanımlansa da, nostalji artık yitmiş, belki de hiç var olmamış bir “eve” hasreti dile getiriyor. Yunanca nostos (yuva, vatan) ve algia (hasret) kelimelerinin bileşimi.
