Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Neil Gaiman bir anafor yaratıcısıdır. Bir örümcek ağı örücüsü. Bir tür edebi bubi tuzağı uzmanı… Sıfatı ne olursa olsun satırlarına yapışmanızı sağlayan bir tür büyü kullandığını düşünürüm zaman zaman. Dünyası dünyamız olsun, doğaüstü güçler cirit atsın ama bunların hepsi aslında günümüzde vuku bulsun desek, onun kitaplarından birini tasvir etmiş oluruz.

//php print_r ($fields); ?>
Aksini duymuş olabilirsiniz ama bana soracak olursanız, Nermin Yıldırım'ın yeni kitabı Unutma Dersleri bir "aşk acısı / mutsuz kadın" romanı değil. Kabul ediyorum, o gözle okuyup çok keyif almanız için hiçbir engel yok. Fakat Unutma Dersleri, bir terk edilmiş aşık manifestosundan çok daha fazlasını sunuyor okura. Sağ gösterip sol vuruyor.

//php print_r ($fields); ?>
Oylum Yılmaz’ı şimdiye kadar çeşitli dergi ve gazetelerde incelikle ve beceriyle kaleme aldığı düzinelerce eleştiri ve inceleme yazılarından tanıdık. Hâl böyle olunca, yazın sanatıyla yoğrulmuş bir yaşamın nihayetinde bu sanatın kalbine hücum etme niyetiyle denize açılması, bizi yazarın ilk eseri olan Cadı'yla başbaşa bırakıyor.

//php print_r ($fields); ?>
İnsanın mekanla ilişkisi, hayatı boyunca diğer binlerce şeyle kurduğu türlü türlü ilişkiye kıyasla en derin, en mahrem, en şaşırtıcı, en duygusal ve belki de insana dair en çok şeyi açık eden ilişki gibi geliyor bana...

//php print_r ($fields); ?>
“Her ay dünyanın nüfusuna on üç milyon insan ilave ediyoruz. Bizler gezegen üzerinde bir kanseriz.” Jonathan Franzen, Özgürlük romanında, bu insan denen kanserin ilk tomurcuklandığı yere, aileye saplıyor neşteri. Birbirine sevgiden çok rekabetle bağlı karakterler çıkarıyor ailenin içinden. Kendilerini ebeveynleriyle kıyaslayarak aradaki farklar üzerinden bireyleşmeye çalışıyorlar.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat Nedir? sorusuna farklı cevaplar vermek mümkündür. Stephen Mandel’in Laurie G. Kirszner’la birlikte kaleme aldığı Edebiyat adlı kitabı da kendine özgü bakış açısıyla edebiyata farklı tanımlar getirmeye çalışıyor. Böyle bir kitabı okumadan önce, edebiyat konusunda her okur veya eleştirmen kendince bir fikre sahiptir kuşkusuz.

//php print_r ($fields); ?>
Internet kitap sayfalarına göz gezdirirseniz “Demiryolu Çoçukları”nın çok sayıda farklı basımıyla karşılaşırsınız. Sadece bu yıl yapılmış iki farklı edisyonu var. Yüzyıl önce yazılmış bir kitabın bugün hala ilgi görmesi tartışmaya değer.

//php print_r ($fields); ?>
Dünyadaki kurbağa nüfusunun yüzde 80’inin dişi olduğunu biliyor muydunuz? Ya bugüne dek prens olması umuduyla öptüğümüz kurbağaların yüzde 100’ünün de yüzde 100 kurbağa olduğunu? Bu durum prens olması umuduyla öptüğümüz onca kurbağanın yanına kâr kaldığı gibi hiçbirimizin prenses olmadığını da gün yüzüne çıkarıyor sevgili kadınlar; cümlemize geçmiş olsun.

//php print_r ($fields); ?>
Ben Buradan Okuyorum, adıyla müsemma bir kitap. Aslında deneme türünün karakteristiğine de uygun. Görünen o ki, Tim Parks’ın karakterine de. Çünkü Parks’ın hemen her denemesinde dikkati çeken, düşüncelerini söyleyişindeki rahatlık.

//php print_r ($fields); ?>
Yapışkanlık alışkanlık yaptı mı, dikkat sarf ettiğiniz her anlam sizi telaşlandırır, ruhunuzda kuyu kazar. Sebepsizlik, hastalıktır çünkü. Takılıp kalır, varoluşunuzun mimarı ile mühendisi arasında tercihe gidememenin acısıyla simyanın efsanelerinde sürüklenir, kaybolursunuz. Akıl fezası, bilgi cezası barındırmakla mükelleftir.
