Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Her darbe aynı zamanda toplumsal bir travmadır. 28 Şubat darbesi ise etki alanı oldukça geniş, sayıları milyonları bulan insanın hayatında travmatik sonuçları olan olaylardan biri. 28 Şubat süreci hakkında yazılan, söylenen birçok söz oldu ancak insanlarda bıraktığı psikolojik etkileri hakkındaki çalışmaların verimi yeni alınabiliyor.

//php print_r ($fields); ?>
Günümüzde kitaplaştırma konusunda pek tercih edilmeyen günlük türünün özgün bir nüshasını sunan Cihan Aktaş, Seattle Günlüğü’nde bavul telaşının eşlik ettiği hayat ayrıntılarını hatırlatıyor. Arkadaş ziyaretleri, torun sevgisi, sanat etkinlikleri, şehirler arası kültür bağları gibi günlük hayatın ufak uğraşları Aktaş’ın üslubuyla gizlendiği yerden çıkıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Yüzüklerin Efendisi serisi ve Orta Dünya anlatısıyla dünyaca üne kavuşan J.R.R. Tolkien’in keşfedilen metinleri kadar çizimleri de merak ediliyor.
Tolkien’in kitabı yazarken çizdiği ve1954’teki ilk baskıda kullanılan çizimler 67 yıl sonra ilk kez Yüzüklerin Efendisi’nde yer alacak. Ekim ayında yayımlanması planlanan yeni edisyonda otuz çizim bulunacak.

//php print_r ($fields); ?>
Abdullah Harmancı’nın yeni öykü kitabı Baltan Taşa Değecek, Muhit Kitap tarafından yayımlandı. Yazar, gerek Kurmacanın Büyülü Sureti adlı kuramsal eseriyle gerekse öykü kitaplarıyla öyküyle olan dostluğundan ödün vermedi. Muhteris’te keşfettiğim bir şey vardı onun öyküsüne dair: Hayatın keşmekeşine kapılıp unutulmaması gereken bir bakış vardır onun öykülerinde.

//php print_r ($fields); ?>
Modern dönemin efsanevî tarihçilerinden biri Fernand Braudel ise, diğeri Arnold Toynbee’dir. Efsane olmalarının nedeni, sadece tarih alanında yaptıkları araştırmalar değildir. Ayrıca bu tarih üzerine düşünce üretmeleridir. Yorumcudur bu iki tarihçi. Tarih felsefesi de yaparlar. Sosyologların birinci derecede kaynakları arasındadır kitapları. Sanatı da bilirler.

//php print_r ($fields); ?>
Çavdar Tarlasında Çocuklar romanının yazarı J. D. Salinger hakkında söylenecek çok şey var ve aynı zamanda -mükemmel bir tezat olarak- o kadar da çok şey yok.

//php print_r ($fields); ?>
Polisiye edebiyatın tekinsiz labirentlerinde gezerken korkudan heyecana, hüzünden şaşkınlığa pek çok duyguyu deneyimleyen okur, olayların ya da vahşetin dozu ne ölçüde artarsa artsın, kurgunun kendine ilişmeyeceğini bilmenin emniyetindedir. Bununla beraber, ilhamını gerçek hayattan alan hikâyelerin sunduğu okuma deneyimi, okuyucuda daha farklı tesirler bırakabilir.

//php print_r ($fields); ?>
10 Temmuz 2011… İstanbul/Balmumcu… Dünya Bülteni’ndeki ofisinde Akif Emre bir kitap uzattı… Kitap o dönem Klasik Yayınları’ndan çıkan İhsan hocanın Fuzûlî Ne Demek İstedi? kitabı... “Oku, konuşalım” dedi. Fuzûlî’nin bir şiirinin şerhini İslam düşünce geleneği içinde dolaşarak okuyordum adeta.

//php print_r ($fields); ?>
Avrupa’da tasavvufun varlığının, İslam’ın intişarıyla paralel bir seyir izlediği malumdur. Sanılanın aksine, tasavvuf teori ve pratiğinin Batıdaki serüveni modern dönemin çok öncesinde, belki de Endülüs’ten başlayarak ele alınmak durumundadır.
