Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
“Bu ev muamma ve güzellik dolu… Loş sofalara, alçak tavanlı geniş salonlara, sonra bu sofaları ve salonları dolduran eski yeni, büyük küçük bütün eşyaya sinmiş garip bir efsun var. Öyle bir şey ki asabı, mefkureyi, muhayyileyi sarhoş ediyor. Tatlı bir uyuşukluk içindeyim.”

//php print_r ($fields); ?>
Çoğunluğu bilmeyiz ama hayranları zaten Emrah Serbes’in Behzat Ç.’den ibaret olmadığının farkındaydı. Dizisiydi, filmiydi derken iyice Behzat Ç. ile özdeşleştirilen Serbes’in başka bir hikâyesi de şimdi farklı bir mecrada seyirciyle buluşmak için gün sayıyor.

//php print_r ($fields); ?>
J.K. Rowling, başka yazarların kitapları üzerine pek konuşmaz. Buna rağmen Jessica Mitford'un mektuplarını bir araya getirerek, 2006'da basılan Decca için bir makale yazdı.

//php print_r ($fields); ?>
YARATICI YAZMANIN HAZZI
Gülayşe Koçak
Alfa Yayınları (13,5 cm x 21 cm)

//php print_r ($fields); ?>
Bir şehri şehir yapan nedir; kuruluşundan bugüne kalanlar mı, yoksa yalnızca içimizde yaşattıkları mı?

//php print_r ($fields); ?>
Herkes kendiyle ilgilenir ama sadece bazılarımız kendiyle ilgilenmeyi iş edinir. Paul Auster'ın durumunu özel kılan şey, kendiyle çok fazla ilgilenmenin ona kendiyle çok fazla ilgilenmemesinin daha iyi olacağını öğretmesi. En azından İç Dünyamdan Notlar'dan çıkan sonuç bu. Zihnimiz söz konusu olduğunda bırak dağınık kalsın demek en iyisi yoksa kafayı yemek işten bile değil.

//php print_r ($fields); ?>
Türk edebiyatında alçak kahramanlar, şeytani karakterler var mı? Türk edebiyatının da karanlık sayfaları, bir yeraltı ve gerçek kötüleri vardır elbet ama ne kadar özgündürler, ne kadar inandırıcıdırlar? Bizim niçim bir Moriarty’miz, bir Patrick Bateman’imiz, bir Kayıp Cennet’teki Şeytan’ımız yok?
