Arşivi

//php print_r ($fields); ?>
Şiirin ekonomisi, romanın sonsuz gevezeliğe olanak tanıyan yapısal potansiyeli; bu ikisinin arasında, belki de iyisi en nadir olan öykünün kısa hacimdeki büyülü kudreti... Edebi metinler üzerinde düşünürken soyutlamanın gücünü de unutmamak gerekir, özellikle de modern edebiyatta.

//php print_r ($fields); ?>
Bütün acılara karşın hayat içimize bir nota bırakır ya en bitik günümüzde direnme notasını bir zarfa mı koyar bir deniz çırpıntısıyla mı savurur yüzümüze neşe üşüşür hayatımıza birden güç aşılar iyi güçtür başeğdirmeyen umut altın kafesinden çıkıverir dolaşır tepemizde...

//php print_r ($fields); ?>
Her yıl Sait Faik’in ölüm yıl dönümünde verilen ve bu yıl 59. kez sunulan Sait Faik Hikaye Armağanı’nı, Bazen Hayat isimli kitabıyla Sine Ergün kazandı.

//php print_r ($fields); ?>
Jorge Luis Borges, baba tarafından kalıtsal körlüğün zamanla gözlerine yerleşeceğini hep bildi. Körlükte bir arınma buldu. Etrafındaki görsel uyaranlar ortadan kalktı. Etraf bile ortadan kalktı. Geriye sadece zaman kaldı.

//php print_r ($fields); ?>
Bu kitaptaki öyküler elbette mümkün öykülerin en iyileri değiller. Hadi kabul et, sen de zaten mümkün okurların en iyisi değilsin.
Dur! Anlaşabiliriz, öyleymiş gibi yapabiliriz! Bir süreliğine -miş gibi davranmanın kime ne zararı var? Kurmacanın kendisi büyülü bir oyun değil mi? Tam da böyle! Mümkün oyunların en iyisi hem de.
Hadi gir içeri!

//php print_r ($fields); ?>
Dan Brown'ın son romanı Inferno'nun çevirileri esnasında, iki ay boyunca kimseyle iletişim halinde olmadan, son derece yüksek güvenlik önlemleri altında çalışan çevirmenlerin yaşadıklarını öğrendik bu hafta. Ancak bu, geçtiğimiz yıllarda başka "çok satar olması muhtemel" romanların yayımlanmasından evvel alınan önlemlerin yanında çok aykırı durmuyor.

//php print_r ($fields); ?>
Bir kadın olarak gelmiş bulunduğum gezegende, türümün türlü kırıklığıyla hallihamur oldum. Kadınlık uzun bir yol, zemini engebeli, takılıp tökezlenecek taşı, yuvarlanacak şarampolü bol. Lakin kadınlığın virajlı yollarında, uzakta, ufukta bazen, bazen tam şurada, burnumun dibinde erkek kırıklıklarıyla da kesişti yolum. Ne zaman bir tanesini görsem bastım frene, lastikleri yaktım ama durdum.

//php print_r ($fields); ?>
Herkesin kendi felaketine adanmış bir roman.
"Hep zayıf oldum. Çok zayıf. İncecik. Karaktersiz. Silik. Gölgede. Tedirgin. Takipte. Bilemez. Sessizce sinirli. Hep arkadan geldim. İkinci. Gümüş madalya. Aynı bugünkü gibi."

//php print_r ($fields); ?>
Anne olmadan önce kadındılar, kadın olmadan önce çocuk. Kimisi kendi ailesinden başka bir aileye gitmişti, kimisiyse ne kendi ailesinden ne de bir başkasının ailesinden kabul görmüştü. Bazen aşk, bazen pazarlık, bazense düpedüz şiddet sonucunda bir erkeği kabul etmişler, sonunda da çocuklarını doğurup anneliği yaşamışlar.

//php print_r ($fields); ?>
“Ancak sözcüğü, sandalyenin altına gizlenmiş afacan bir çocuk gibidir. Henüz görmediğiniz sözcüklere mürekkep sevk eder. Ve sözcükler, kağıdın üzerinde akar, sınırı aşar gider. Son diye bir şey yok. Öyle düşünüyorsanız, doğaya kanmışsınız demektir. Sadece başlangıçlar vardır. İşte bu da o başlangıçlardan biri.”
