Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Son iki yüzyılda sanat tarihi, tüm zamanların çok ötesinde bir anlam kazandı, Batıcı bir anlayış içerisinde kanonlaşma fırsatı bulabildi. Bu batı odaklı yaklaşım, sanat tarihinin alt başlıklarında da kendini fazlasıyla hissettirdi; bu yaklaşım içerisinde, canlandırmacılıkla yükselişe geçen mimarlık tarihi çalışmaları, teorik ve pratik alanlarda hızlıca gelişme yoluna girdi.

//php print_r ($fields); ?>
Ölüm deyince neden söz ediyoruz? Ani gelen bir telefonun ucundaki kötü haber. Hayatta hiç kimseniz yoksa eğer, en azından bir cenazeniz olmuş oldu. Bir arabanın enkazından fırlamış bedenlerin uçuruma asılı kalmış ruhları sizi kaza mahaline çağırıyor. Morgun soğuğu, morgun kapısının dışındaki gözü yaşlı. Kurşunun çeneden girip kafadan çıktığı cenazenin yıkanışı.

//php print_r ($fields); ?>
Sema Kaygusuz’un son romanı Barbarın Kahkahası, bir yıkımın sorumluluğu altında insanın kendisiyle, ötekiyle konuşabilmesinin, duyduğunu yorabilmesinin, içine akıtabilmesinin hikayesi.

//php print_r ($fields); ?>
Yazılan her öykü, aslında bin bir zorlukla yaratılan şiirden hareketle çekilmiş bir filmin özetidir deseler, kaç kişi yeryüzünü terk etmek için hemen harekete geçer? Kâğıda geçirilmiş bu öyküler, şiir ile sinemanın arasını düzeltmek için, hatta aralarını bulmak için tasarlanmıştır.

//php print_r ($fields); ?>
17. yüzyılda yayımlanan ve kendinden önceki iki bin yılda melankoliye nasıl bakıldığını anlatan bir kitap düşünün. Bu kitap bir roman değil, bir şiir, bir hikaye hiç değil.

//php print_r ($fields); ?>
Latin Amerika edebiyatına gösterilen büyük sevgi ve ilgiye rağmen, o edebiyatın en büyük isimlerinden kabul edilen Juan Carlos Onetti, bügüne dek Türkçeye hiç çevrilmemişti. Tersane sayesinde, ilk yayımlanışından yaklaşık yarım asır sonra, nihayet bir Onetti romanı okuma fırsatı bulduk.

//php print_r ($fields); ?>
“Romantik misiniz?” bu cevabı hemen verilebilecek türden öyle herhangi bir soru değil. Çünkü romantik, bir ruh hali olarak duygusallığı çağrıştırsa da kültürel anlamıyla sadece budnan ibaret değil.

//php print_r ($fields); ?>
Naomi Alderman'ın Güç romanı, olaylarını dört karakter üzerinden kuruyor: Londralı bir suç baronunun kızı olan Roxy, gazetecilik öğrencisi Tunde, yerel bölgede bir siyasetçi olan Margot ve Güney Amerika'dan Allie.

//php print_r ($fields); ?>
Nietzsche Ağladığında’da, ruhsal olanlar dahil, tüm acılarına çare bulacağı vaadiyle onu tedaviye ikna etmek için çırpınan Josef Breuer’e şöyle diyordu Nietzsche: “Eğer ben, sizin deyişinizle, büyük biri olacaksam, o zaman siz benim yaratıcım, benim kurtarıcım olarak daha büyük biri olacaksınız.

//php print_r ($fields); ?>
İlhami Algör romanlarından inceden bir segah geçer, kopkoyu bir hüzzam geçer, meyus suzidil geçer. Sarayburnu çayhaneleri, yuvarlak ekmek satan fırınlar, saray kalıntılarını çevreleyen metrukhaneler, podima zeminli avlular, şehir hatları vapurları, üçgen alınlıklı ahşap evler, banliyö trenleri süzülerek geçer.
















