Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Bir büyük yaratıcının kişisel cehennemi

Milan Kundera, Roman Sanatı’nda Hermann Broch'tan büyük bir övgüyle bahseder. Onun roman macerasını belki de en fazla etkileyen isimdir Broch. Öte yandan, çağdaşı Yahudi aydınlara göre de şanslıdır; Nazilerden ucuz kurtulmuştur. Zengin bir fabrikatörün oğlu olarak, mesela Robert Musil gibi yoksulluk çekmemiş ya da Walter Benjamin gibi kaçmak için çok geç kalmamıştır.



Hikaye hayattan büyüktür

Hikaye anlatıcılığına kafa yoran, hikayenin edebiyatın türcü doğasının ötesinde, gündelik hayatın tam da ortasındaki esaslı yeri üzerine düşünen her türlü esere merakım büyük. Hikaye olmasaydı, dünya nasıl bir yer olurdu? Yeryüzünde cereyan eden herhangi bir şey, hikaye edilmeseydi neye benzerdi?



Tez, tez ve yine aynı tez

Senai Demirci’nin Öldüğüm Gün isimli kitabını elimize aldığımızda, eserin öznesi  'ölüm' olduğundan, ister istemez yoğun edebi ve felsefi ümitlere kapılıyoruz.



Birini sevmek ne demektir?

Paolo Giordano, yeni romanı Aileden Biri'ni bir kayıp, bir yitişle açıyor. Sonda söyleyeceğini başta söylüyor bir anlamda; denklemi tersine çeviriyor. Nora ile kocası, ev işlerinde yardım etmesi ve küçük oğulları Emanuele ile ilgilenmesi için evlerini A. Hanım'a açıyorlar. Cimri, inatçı, hiçbir şeyi değiştirmeyen, değişimden hoşlanmayan ve gözleri her şeyi gören bir kadın A. Hanım.



Heyhat, zavallı ve muhteşem Yorick!

Bugün roman, öykü yayımlayan ve onun kitaplarını okuyarak yetişen yazarlar kuşağı; Salman Rüşdi'ye dil felsefesi ve retoriğe yönelik angajmanlar gibi olumlu özellikler kadar, popüler kültürle fazla yakın bir sevecenlik ilişkisi gibi daha az olumlu alışkanlıkları da borçlu.



Aynı 'sılsel'in altında

Üzerinde yaşadığımız topraklarda ötekinin farklılığını kabullenebilmek hep zor oldu. Altında eşit yaşam hakkımızın olduğu gökyüzü de, üstünde hır gürle yaşadığımız yeryüzü de hep hoşgörüye, anlayışa, barışa özlem duydu.

 



Bağzı kelimeler çok güzel!

Gezi, ülkedeki taşları yerinden oynatan geniş çaplı bir toplumsal hareket olarak, uzun süre herkesten ve her şeyden rol çaldı.



Düello, sirk ve darbe

Uluorta açıklamam doğru mu bilmiyorum ama bir gazeteci öykü ya da roman yazdığında, gazeteci olmayan yazarlar hafiften burun kıvırır, kimseye belli etmeden gözlerini devirir ve içlerinden "Yine mi?" diye mırıldanırlar. Nezaket icabı dışarıya belli etmezler ama genellikle böyledir. Bunun sebebi, "Memlekette yılda toplam altı adet kitap okunuyor, iki tanesini daha kaptırdık," endişesi olabilir.



Korkut Ata’nın söylediğidir

Dede Korkut Oğuznameleri uzun süredir halkbilimcilerin gündeminde. Türk kültürü ve folkloruna dair çıkarımlar yapmak için önemli veriler sunan Oğuznameler’in 15. yüzyılda yazıya geçirildiği düşünülüyor. Hikayelerin tarihi ise daha da eskiye dayanıyor. Yazmalardaki bilgilerin ışığında tarihsel sağlama yapıldığında 7. yüzyıla kadar geri götürülebiliyor bu hikayeler.



Dilbaz defter

Durmadan doldurduğumuz, kimi kapaktan kapağa minik harflerle kapkara, kimi yarım bırakılmış onca dağınık defter sayfalarında, hepimiz biraz Oğuz Atay olmak isteriz.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.