Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
Hem daha önce bu sayfalarda bir süre izini sürdüğümüz “Yarım Kitaplar”a hem de ünlü yazarların ünlü eserlerinin gölgesinde kalmış “diğer” kitaplarına, “Gölgede Kalanlar”a bir örnek Suikast Bürosu.

Andy Weir aslında bir programcı - birçok şirkette yazılım mühendisi olarak çalışıyor. Hayat hikayesinin bizi ilgilendiren kısmı ise, çocukluğundan beri bilimkurgu edebiyatına tutkun olması. Yazıp çizmeye de genç yaşta başlıyor... Tamamladığı ilk roman taslağı birçok yayınevinden ret cevabı alınca; bu kitabı bölümler halinde kendi sitesinde yayımlıyor.

Resmi internet sayfasındaki biyografisinde de yazdığı gibi, Buket Uzuner, hem bir romancı hem de bir hikayeci ama aynı zamanda bir gezi yazarı.
Böylesine çok seyahat eden bir yazarın çalışma masasında da bunun izlerini görecektik elbette!

İnsanlık, insanlarca şekilleniyorsa; metin de metinlerce şekillenmez mi? 1960’larda Roland Barthes, Julia Kristeva gibi Post-Yapısalcılar tarafından ortaya konulan metinlerarasılık kavramı tam da bu soruya cevap veriyor.

Her gün yatağımızdan kalkalım, bize sunulan her ne tür bir hayat ise onu paşa paşa yaşayalım. Akşamları da, ertesi sabah tekrar kalkıp birebir aynı şeyleri yaşamak üzere aynı yatağa girelim. Bunun ne gibi bir sakıncası var?

Son teslim tarihinin ya da İngilizce adıyla “deadline”ın yaklaşması nasıl bir gerginlik yaratır bilirsiniz. Bu bir ödevin son teslim tarihi de olabilir, işyerinde üstlendiğiniz dev projenin de... Öyle ya da böyle hepimizin hayatında böyle günler vardır, boğuşup durduğumuz. Bu yazarlar için de farklı değil elbette.

Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. Öyleyse soruyoruz: Siz Federico García Lorca'yı niçin okuyorsunuz?

Edebiyat ve müzik arasında ilişkinin en güçlü olduğu ve iç içe geçtiği coğrafyalar, hikaye anlatma geleneğinin, bir başka deyişle sözlü geleneğin yaygın olduğu yerler hiç kuşkusuz. İzlanda da böyle bir coğrafya. Uzun kış geceleri, pagan mitoloji, buzullar ve hayatta kalma mücadelesinin üstünde yükselen bir kültür.

Hayatta hepimizin başına hiç ummadığımız bir zamanda olmadık sıkıntılar gelebilir. Çok sevdiğimiz bir yakınımızı kaybedebiliriz sözgelimi, bir kaza olur sakat kalırız ya da işimizle ilgili bir sorun yaşayıp işimizi kaybedebiliriz. Bu tür durumlarda girdiğimiz ağır depresyondan çıkabilmek kolay olmayabilir.
