Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Eski resimler buluğ çıkarsa

Hangi nesne ergenlik çağı gibi bir girdaptan geçer? Saçma. Boyunuz uzar, organlarınız ağırlaşır, hormonlarınız tavan yapar, sinir sisteminiz bunu dengelemeye çalışır; üstelik sosyalleşmeye bağlı olarak kurumsal tepkileriniz de artar.

 

 



Tam bir "serseri"

“Çok uzun zaman oldu; şimdi tarihi hatırlamıyorum. Kasımpaşa’da bir evdeydik, Beyoğlu’nun suratsız ama ucuz bir barından gece yarısı sarhoş çıkıp bir şekilde kapağı eve atmıştık. Küçüklüğüyle gözümde büyüyen bir evdi burası. Dört kişiydik ve demek ki diğer üçünden birinin kaldığı yerdi burası. Oturacak koltuk veya iskemle yoktu. Sadece dağınık bir yatak.



"Viva España!"

Hemen her ülkenin tarihinde geride bıraktığı karanlık bir tünel var. Üstelik bu yolculuk, o dönemde yaşayanlara hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ama biter. Fakat ne kadar hasar bıraktığı, hangi acıları "hediye" ettiği hep tartışılır.

 



Deniz ve dalga

Arquimedes -yani Arşimet- denizle hasbıhal etmenin yolunu bulmuş, tanıyanların yarı deli yarı dâhi gözüyle baktığı bir dalgakıran kahinidir. Denizin nereye bir dalgakıranı kabul edeceğini, nerede yapılırsa en güçlü temellere, bol kullanılan malzemeye, hesap kitaba rağmen bir çırpıda söküp atacağını mühendislere Arquimedes söyler.



Yeniden yazılan kitap

Bu kitabı kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum ama onu her yeniden okuyuşumda çok farklı bir şeye takıldığımı biliyorum. Bazen bir sıfat oluyor bu, bazense bir cümlenin şekli.

 



Türkiye'nin üzerinden uçan bir planör

Gediz, 60’ların İstanbul’unda “Arnavutköy’ün üst taraflarında, çilek tarlalarının içinden geçilen, yukarı taraflardaki küçük, ahşap bir evde” dar gelirli ailesi ile birlikte yaşayan lise öğrencisi bir gençtir. Dayıları zenginleşmiş, teyzeleri ise zengin damatlarla evlenmiştir. Kuzenleri ile ilişkisi de bu sınıfsal farklılık temeli üzerinde yükselir.



Yol Yakınken Kaçın Bu Kitaptan

"Güzelim mektubun, sevgili mektubun, bir kez daha,
ve daha birçok kez beni sevindirecek mektubun –“sessizlik” olmasın."
Ingeborg Bachmann



Feminist kaç beden giyer?

Beden faşizmi hemen her kadının günaşırı karşı karşıya geldiği ve bir şekilde yüzleşmek zorunda kaldığı bir durum. Biraz etine dolgun olanlarımız “kilo verse yüzü çok güzel” ya da hepten zayıfsak bu sefer de “sıskalıktan ölüyoruz.” Yani günün sonunda ne yaparsak yapalım topluma yaranamıyoruz.



İngiliz aksanlı bir anlatı

Çiftlik evimizin Fransız camlı kapısından içeri her girişimde, mabedine dönmüş bir mutekit gibi başımı sağ yana çevirir, gözlerimi irileştirerek duvarda bir noktaya bakakalırdım. Bundan önce muhakkak ellerimi ve ayaklarımı yıkamış olur, yüzümdeki tozu toprağı şöylece bir sildikten sonra, gözlerimi kırpıştırarak mabedimin bu en zarif penceresinde bir süre duraklardım.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.