Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Çiftlik evimizin Fransız camlı kapısından içeri her girişimde, mabedine dönmüş bir mutekit gibi başımı sağ yana çevirir, gözlerimi irileştirerek duvarda bir noktaya bakakalırdım. Bundan önce muhakkak ellerimi ve ayaklarımı yıkamış olur, yüzümdeki tozu toprağı şöylece bir sildikten sonra, gözlerimi kırpıştırarak mabedimin bu en zarif penceresinde bir süre duraklardım.

//php print_r ($fields); ?>
“Çok uzun zaman oldu; şimdi tarihi hatırlamıyorum. Kasımpaşa’da bir evdeydik, Beyoğlu’nun suratsız ama ucuz bir barından gece yarısı sarhoş çıkıp bir şekilde kapağı eve atmıştık. Küçüklüğüyle gözümde büyüyen bir evdi burası. Dört kişiydik ve demek ki diğer üçünden birinin kaldığı yerdi burası. Oturacak koltuk veya iskemle yoktu. Sadece dağınık bir yatak.

//php print_r ($fields); ?>
Beden faşizmi hemen her kadının günaşırı karşı karşıya geldiği ve bir şekilde yüzleşmek zorunda kaldığı bir durum. Biraz etine dolgun olanlarımız “kilo verse yüzü çok güzel” ya da hepten zayıfsak bu sefer de “sıskalıktan ölüyoruz.” Yani günün sonunda ne yaparsak yapalım topluma yaranamıyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Ferdydurke, Witold Gombrowicz’in 1937’de Lehçe olarak yayımlanan ilk romanı. Eser, dönemin edebiyat çevreleri tarafından beğenilse de yazarın yaşadığı ekonomik sıkıntılara çare olmaz.

//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat nedir? Edebi incelemelere kendisini adamış herhangi biri için temel bir soru olması gereken bu soru, -Platon ve Aristoteles’ten itibaren- Batılı felsefi gelenek içinde de sürekli olarak sorulagelmiştir. Bir kayıt ne zaman ve nasıl edebiyat haline gelir ve bu olduğunda gerçekleşen nedir? Neye ve kime bağlıdır bu?

//php print_r ($fields); ?>
Hangi nesne ergenlik çağı gibi bir girdaptan geçer? Saçma. Boyunuz uzar, organlarınız ağırlaşır, hormonlarınız tavan yapar, sinir sisteminiz bunu dengelemeye çalışır; üstelik sosyalleşmeye bağlı olarak kurumsal tepkileriniz de artar.

//php print_r ($fields); ?>
Romanlardaki şehirlerden oluşan yeni bir dünya atlasında, New York yeni bir Dublin olabilir mi? Yani James Joyce’un Ulysses’indeki gibi, bütün dilin ve kültürün içinde yeniden doğduğu bir romanın malzemesine dönüşebilir mi? Michael Cunningham’ın yeni romanı Gece İnerken’de uğraştığı meselelerden biri bu.

//php print_r ($fields); ?>
"Tek bir karakter yoktur. İçinizde sonsuz sayıda ve değişen güçlerde sonsuz karakter vardır. Bunlar güçlerine, zamana ve mekana göre kendilerini gösterirler.” Hermann Hesse’ye ait bu cümle, karakterlerini yaratırken izlediği yolun bir özeti sanki. Hatta Hermann Hesse edebiyatının bir özeti...

//php print_r ($fields); ?>
Yayın dünyasıyla ilişkiniz nasıl başladı?

//php print_r ($fields); ?>
Şimdilerde nasıldır bilmiyorum ama Cumhuriyet’in ilk yıllarında Çanakkale vilayetine bağlı Biga kasabasının Çerkes köylerinden biriydi Mahmudiye ve bu köyde Nuridin namlı bir adam yaşardı. 1929 doğumluydu. Bakmayın ona “Nuridin” dendiğine, Nurettin Karasu diye kayıtlıdır nüfusa.
