

Babalar ve Oğullar romanına yönelik ağır eleştiriler, Turgenyev’in edebi verimini çok düşürmüş, hatta bitirme noktasına getirmişti. Eleştirilerden derin bir şekilde etkilenen Turgenyev, şunları yazmıştı: “Artık kalemimi çiviye astım… Rusya benim için yabancı bir ülke oldu, ona dair ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Bu gibi durumlarda en doğru davranış, sükût altındır sözlerine uymaktır.”
Turgenyev gibi büyük yazarlar hiçbir zaman yazmaktan tamamen kopmazlar elbette ve o da öyle yaptı. Babalar ve Oğullar’dan beş yıl sonra, yani 1867’de kendisini eleştirenlere yanıt verircesine Duman romanını çıkardı. Rus karakterinin kararsızlığını ve bir sonuca varamayışını anlattığı Duman, hemen tüm çevrelerce acımasızca eleştirildi. Hatta bu eleştiri korosunun içinde Dostoyevski de vardı.
İlk etapta romanın konusu, bir adamın iki kadınla yaşadığı kararsız bir ilişkinin onda bıraktığı etki gibi görülse de, asıl mesele bambaşkadır. Turgenyev Duman’da, Rusya’ya Avrupa’dan bakarak hem aristokrat çevreyi hem de aydınları eleştirir. Uzun süre tartışılan bu kitap, Turgenyev ile Dostoyevski arasındaki çatışmanın yansımalarından biri olma özelliği de taşır. Dostoyevski belki de, kitabın ilk sayfalarında tarif edilen Bambayev’in kendisi olduğunu düşünmüştür: “Hep beş parasızdı. Hep bir şeyden heyecanlanmış bir hali vardı. Amaçsız, ereksiz, ama geçtiği yerde gürültülü iz bırakarak boyuna dolaşan tiplerden biriydi.” Kumar tutkusu ve şansızlığı yüzünden hep beş parasız olduğu düşünülürse, bahsedilen kişinin kendisi olma ihtimalini düşünmekte pek de haksız sayılmazmış Dostoyevski.
Dostoyevski, 1872’de (Duman kitabından beş yıl sonra) Ecinniler’de, Karmazinov karakterinde Turgenyev’in adeta karikatürünü çiziyordu. Romanda Karmazinov’un yaptığı bir konuşma, Turgenyev’in Babalar ve Oğullar’dan sonra gelen eleştiriler üzerine, “Artık kalemimi çiviye astım…” demesiyle benzerlik taşır: “Elveda okur! Dostça ayrılalım diye ısrar etmeyeceğim sana: Gerçekten de niye tedirgin edeyim ki seni? Bu sana haz verecekse sövüp sayabilirsin de bana. Ama sanırım en iyisi birbirimizi sonsuza dek unutmak. Hatta siz okurlar önümde diz çöküp gözyaşları içinde yalvarsanız, ‘Ah ne olur yaz Karmazinov, ne olur: Vatan için, gelecek kuşaklar için, defne dalından taçlar için yaz,’ deseniz bile sizlere elbette incelikle teşekkür ettikten sonra, ‘Hayır, değerli yurttaşlarım,’ derdim, ‘yeterince birlikte olduk, merci! Artık herkes kendi yoluna! Merci, merci, merci.’’
Ecinniler’de geçen bu bölümden anlaşılacağı üzere Turgenyev epey kızmıştı. Bir arkadaşına şöyle yazıyor: “Dostoyevski’nin benim karikatürümü çizdiğini söylediler. Pekala bırakalım kendini eğlendirsin. Beş yıl önce Baden’de bana gelmişti, borç aldığı parayı ödemeye değil, Duman için bana açıkça sövmeye gelmişti. Ona göre Duman, halkın önünde yakılmalıydı. Bütün bu suçlamaları sessizce dinledim. Şimdi ise ne görüyorum? Bütün canice düşünceleri söylemişim… Eğer Dostoyevski çılgın değilse, -ki çılgın olduğundan en ufak bir şüphem yok- bu sadece bir iftiradır. Herhalde bütün bunları düşünde gördü.”
Turgenyev’in gerek Rus aydınları gerekse aristokrasi çevrelerince rahatlıkla eleştirilmesindeki sebep romanlarındaki eleştirel tutum değildi sadece. Turgenyev’in Avrupa düşüncesine ve kültürüne olan hayranlığı bilinen bir şeydi. Onun bu yönü de en büyük eleştiri konusuydu. Duman romanında da Avrupa düşünce yapısı ve kültürü uzun konuşmalarda verilir. Sonuç olarak Duman’ı Turgenyev’in diğer kitaplarından ayıran en önemli etken, beraberinde getirdiği tartışmalardır. Duman sadece bir roman olarak değil, aynı zamanda Rus aydın çevrelerinin panoramasını sunan bir kitap olarak da okunabilir.
Görsel: Muhammed Ali Üzen
Yeni yorum gönder