Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
1970'ler, orta okulda olmalıyım, senede bir kaç adet alınan çocuk kitapları yetmiyor, evdeki sınırlı sayıda kitaba da sıradan girişmiş durumdayım. Bernard Malamud'un Kiev'deki Adam’ı da bunlardan.

//php print_r ($fields); ?>
Kurbağalara İnanıyorum, Barış Bıçakçı, Behçet Çelik ve Ayhan Geçgin’in edebiyat ve hayat üzerine yaklaşık bir sene süren yazışmalarından oluşuyor. Bildiğim kadarıyla ilk kez deneniyor bu: Yazınsal bir tür olarak “e-posta”yı tartışmaya açmış oluyorlar aynı zamanda. Diğer pek çok şeyle birlikte…

//php print_r ($fields); ?>
Dünya büyük bir gürültü içinde dönüp duruyor. Algılarımızı dört açıp olan biteni kavramaya, düşmemeye çalışıyoruz. Maruz kaldığımız uyaranlar dünyayı kavramamız için bir tür malzeme olmakla birlikte, onları oldukları gibi bünyemize alamıyoruz. Bazı filtreler geliştirme ihtiyacı duyuyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Yarattıkları kurmaca evrenden eve, gerçek dünyaya hiç dönmek istemediğimiz, yarattıkları karakterleri –bazen biraz ileri gidip– kendi hayatımızdaki gerçek insanlara yeğlediğimiz yazarlar var. Bu saçma hayattan bir kapı aralansa, kendimi hikayelerinin içinde bulsam diyeceğim yazarlar bunlar. En çok da öykücüler. Edebiyattan anlamam.

//php print_r ($fields); ?>
I. Dünya Savaşı’nı takip eden günlerde, İrlandalı genç bir meteoroloji uzmanı, Antartika’daki kuş uçmaz kervan geçmez bir adaya bir yıllığına tayin edilir. Onu bırakacak olan gemi, bir önceki meteoroloji uzmanını alıp dönecektir ancak adada karşılaştıkları tek insan, tuhaf ve yabani deniz feneri bekçisi olur.

//php print_r ($fields); ?>
Nicedir bir ümitle, kâh fiyakalı arka kapak tanıtım yazılarının gazı, kâh basında çıkan pazarlama amaçlı söyleşilerin ve yüksek satışların etkisi ile (bir romancının romanı hakkında sayfalar boyunca konuşmasını, açıklama yapmasını da hiç anlayamam ya!) elime aldığım yeni çıkan Türkçe romanları birkaç sayfa okuduktan sonra görev ve sorumluluk bilinci ile sıkıntılar içinde, hani belki biraz güzel

//php print_r ($fields); ?>
Kitapçıya girdiğimde, zarif kapağıyla ilgimi çeken Kelime Defteri'nin, çok kıymet verdiğim bir yazarın, Nazan Bekiroğlu'nun kaleminden çıktığını görüyorum. Bekiroğlu, hayatın penceresinden gördüğü manzaraya bakmaya bizleri de tebessümle davet eden bir yazar. Elbette bu nazik davete icabet etmek gerekir...

//php print_r ($fields); ?>
1969 yılında doğan Tom McCarthy, Oxford Üniversitesi’nde İngiliz dili eğitimi almış. Sanat dünyasında yarı-kurmaca bir avangard sanatçılar ağı olan International Necronautical Society’nin Genel Sekreteri sıfatıyla yazdığı raporlar, manifestolar ve gerçekleştirdiği medya müdahaleleriyle tanınıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Jean-Christophe Grangé bir önceki romanı Sisle Gelen Yolcu’da bizi kahramanımızın benliğinin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor, adeta matruşka gibi sürekli açtığı ve özüne ulaşmaya çalıştığı kahramanının gerilimli macerasını anlatıyordu. Kalın ama sıkıcı olmayan bir romandı bu.

//php print_r ($fields); ?>
Serhat Poyraz'ın ilk romanı Şehristan Rivayetleri ilk satırından son satırına kadar yazarın harcadığı emeği hissettiren romanlardan.
