Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar



Vatan Borcudur Dağlarca İçin Şiir

Vatanına borçlu olarak ölmek istemez Dağlarca. O ki şairdir nefesiyle dalgalandırmalıdır bayrağını. O ki eski bir askerdir, cepheleri bir şahin gibi tarassut etmeli, İstiklal Savaşı’na yalnız dirilerin değil ölülerin de katıldığını görmelidir. Silahlar ateşlenir de, dağ taş ateşlenmez mi! Bir millet ayağa kalkar da kurt, kuş, ağaç, böcek sessiz mi kalır!



Kararsız Okur: Bir hazineyi yeniden keşfetmek

Balkanlar; hani o çok dilli, çok kültürlü, çok renkli, çok sesli güzelim yarımada... İşte tam da bu yüzden milliyetçi cinnetin, kendi topraklarının insanlarını uzaklara püskürttüğü, püskürtemediklerini ise kendi içinde sürgüne, kendi içinde azınlığa, kendi toprağında yabana, yabancıya, kimisini de azgın ve zalim bir çoğunluğa dönüştürdüğü Balkanlar...



BİR ÇOCUĞA ÖLÜMÜ ANLATABİLİR MİSİNİZ?

Ölüm… Hayat bütün hızıyla akarken, bu kelime insana ne kadar uzak ve soğuk geliyor öyle değil mi? Peki henüz hayata yeni başlayan bir çocuk için ölüm ne ifade ediyor? Çocuklar ölümü ve öldükten sonraki hayatı bir merak çemberi içinde sordukça sorarlar. Peki, onlara tatmin edici bir cevap verebilir ve onların anlayacağı dilden anlatabilir miyiz?



Frida'nın Diego Rivera'ya yazdığı aşk mektupları

Genç idealist aşıkların er ya da geç öğrendikleri şey şudur: ilişkiler hayal kırıklıkları, yanlış anlaşılmalar, büyüklü küçüklü aldatmacalarla dolu karmakarışık olgulardır. İlişkiler hususunda kalbinizi soğutmak, inançsızlaşıp sinikleşmek kolay yoldur.



Gelecekte onlar (da) var

Ömürlerinin merkezine siyasi saflaşmayı almadılar, apolitiklikle suçlandılar. Aslında sivilleştiklerini hiç düşünemedik. Eski nefretlere, köhnemiş söylemlere, düşmancıl politik sınıflara yüz vermediler diye siyaseten ilgisiz sandık onları. Hep yargıladık: Tek dertleri internetti, ah bu nesil ne olacaktı, nasıl kurtaracaktık bunları... 

 



Editörden: Tam olduğu yerde

“Bir şeyi olmadığı yerde değil, olduğu yerde aramaktır lanetlenmiştik”. Bu sözü nerede, nasıl duyduğumu hatırlamıyorum. Ama bildiğim şu ki, duyduğum andan bu yana, tam olarak olduğu yerde arayıp da bulamadığım bazı şeylerin olduğu fikri hep kafamı kurcalamıştır. Bir odanın içindeyken o odayı aramak gibi bir şey bu. Bazen, içinde kıpırdama gücünü aramak gibi mesela.



Geride bıraktıklarımız: Yazarların evleri

Dünyaca ünlü çocuk kitabı yazarı E. B. White’ın Maine’deki evinin satışa sunulacağı haberi tartışmalara yol açtı. Özellikle Örümcek Ağı ve Stuart Little'ın Maceraları kitaplarıyla çocuk edebiyatında çığır açan bir yazarın, bu eserleri yarattığı evi özel bir mülk mü olmalı, yoksa edebiyat tarihinin bir parçası olarak halka mı kazandırılmalı? E. B.



Editörden // İki bacağı kırık bir masa

Dünyanın birtakım yalanlar ve birtakım kötülükler üstüne kurulu olduğu bilgisiyle yaşıyoruz. Demokrasi yalanları, medeniyet tuzakları her şeyin üstünü örten bir perde gibi, perdenin altında neler olduğunu -galiba- hepimiz biliyoruz. Hayal ettiğimiz dünya hiç gelmedi, gelmeyecek. Belki de hayal ettiğimiz gibi bir dünya bir yerlerde var, ama biz oraya ait olmayı hak etmiyoruz.



Teorilerin Günahından Sinemanın Erdemlerine Sığınmak

Teorilerin sefaleti

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.