Dosya Arşivi

Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
2000’li yılların hemen başında, bazı önemli riskleri göze alarak Antalya’dan İstanbul’a gelişimde, Anton Çehov’un Maksim Gorki’ye yazdığı mektubun da etkisi olmuştu. Çehov, Gorki’ye taşradan ayrılmasını, edebiyat çevresine yakın olmak için Moskova’ya veya Petersburg’a yerleşmesini öneriyordu söz konusu mektubunda. Gorki reddetmişti belki ama Çehov’un büyük şehir davetine ben icabet etmiştim!

//php print_r ($fields); ?>
New York Halk Kütüphanesi’nin namını duymak için kenti ziyaret etmeye gerek yok. Burası tüm dünyadaki en aktif kütüphanelerden biri.

//php print_r ($fields); ?>
Geçenlerde Tim Parks’ın Ben Buradan Okuyorum’unu karıştırırken, kitabın ilk metni olan “Öykülere ihtiyacımız var mı?” sorusunu, Türk edebiyatında yaşanan hareketliliği göz önünde bulundurarak düşündüm; neredeyse her yıl binlercesi basılan bu kadar çok kurmaca metne ihtiyacımız var mı?

//php print_r ($fields); ?>
Rowling’in artık yeni bir Harry Potter hikayesi yazmayacağını açıklamasını ve Harry Potter’ın 21 yaşına girmesini vesile ederek bu ayın Karasız Okur’unu uzun süreli etkileşim içinde bize dokuna dokuna bizi değiştiren, varlıklarının niteliği felsefi bir soru olan karakterleriyle bizi uzun vadeli ilişkilere sürükleyen kitap serilerine ayıralım dedik.

//php print_r ($fields); ?>
Şöyle diyor Tolstoy: “Her edebi eser, iki türden birine aittir; ya bir kahraman yola çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” Hikâyeleri bambaşka saiklerle türlere ayıran birçok edebi otorite olmasına rağmen (Booker, Thomas, vb.) Tolstoy’un söylediğine pek az kişi karşı çıkabilir. Herman Melville’in Redburn kitabı da bir yola çıkış hikâyesi.

//php print_r ($fields); ?>
Şule Yayınları’ndan çıkan son öykü kitabı Fantastik Şeyler ile okuyucu ile yeniden bir araya gelen Naime Erkovan, edebiyatın toprak sahasına adını ilk olarak Beşinci Düğme ile yazmıştı. Aynı eserinde “Her şey gezegenlerin konumu yüzünden’’ diyordu Erkovan. O sebepten mi yoksa başka nedenle mi bilmem, ama önemli bir mevzu bence de.

//php print_r ($fields); ?>
Ferhan Şensoy henüz genç bir tiyatrocuyken, yakın tarihimizde “Kanlı 1 Mayıs” adıyla anılan 1 Mayıs 1977 gününü kara mizahi bir dille, bir mahalle anlatısı olarak Kazancı Yokuşu başlığıyla kaleme alır. Bu uzun öyküsünü kitap olarak yayımlatmak istemektedir Şensoy (ki yayımlatır da sonrasında) ama daha öncesinde ustası Haldun Taner’e okutur yazdıklarını, fikrini almak için.

//php print_r ($fields); ?>
Roman edebiyatın bukalemunudur. Kanonik olmayan doğası gereği, kılıktan kılığa girme becerisine sahiptir. Bu durum roman kuramına, eleştirisine de yansır. Öyle ki her romanı, romancıyı aynı şekilde açıklayacak bir inceleme yöntemi bulamayız. Romancılığı tartışma götürmez isimler bile ifratla tefrit arasında gidip gelen yorumlara maruz kalabilir.

//php print_r ($fields); ?>
