Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Karl Ove Knausgaard, Kavgam’da, annesiyle babası boşandıktan sonra bir zamanlar ailece yaşadıkları evin annesinde kalmasının kararlaştırıldığını fakat annesi babasının hisselerini satın alacak parayı toplayana kadar babasının yılın belli bir bölümünü evde geçirmeyi sürdürdüğünü yazar.

//php print_r ($fields); ?>
İngiliz dilinde “spy-fiction” olarak adlandırılan casusluk romanları, dünya edebiyatında kurgu romanlarının gerilim türü içerisinde, siyasi gerilim alt türünün bir çeşidi olarak kategorize edilir.

//php print_r ($fields); ?>
John Le Carré –Türkçeye ilk kez çevrilen– Cinayetin Parıltısı romanını şu sözlerle tanımlıyor: "Acımasız ve aynı zamanda gülünç bir sosyal yaklaşımın gölgesinde kalmış, kusurlu bir polisiye roman." Bu açıklama, ilk basım yılı 1962 olan romanın arka sayfalarına 1989’da eklenen sonsözden. Bir romanın bitiminde bir “sonsöz”e rastlamak şaşırtıcı.

//php print_r ($fields); ?>
Hangimiz rahatsız değilsek bu hayattan, elbet bir umut vardır yarınlardan! Rahatsız isek vardır bir umut. Rahatsız olmuyor musunuz? O vakit umut neyinize gerek! İyiliğin bu denli bayağılaştırıldığı bir çağda, en saygın insanların bile itibar suikastlarıyla yalnızlaştırıldığı dünyada rahat kalmak mümkün mü? Bir de müdanasız delikanlıların terk ettiği dünyada kim bize adap-erkan öğretecek?

//php print_r ($fields); ?>
Geride bıraktığımız birkaç ay Orta Dünya gezginleri için iniş çıkışlarla doluydu. Beren ile Lûthien’in 2019 yazı biterken Türk okura sunulmasıyla birlikte son yıllarda zihnimizden -bir parçacık- uzaklaşmış olan Tolkien Efsanesi, yeniden gündemimizin merkezine oturmuştu. Hikâyenin geri kalanını ise hepimiz biliyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Gündelik hayatta sık sık kullandığımız iki söz ediminin birbirlerine yakınlıkları da dikkat çeker: Söz vermek ile yemin etmek. Gerçi söz vermenin seküler, yemin etmenin ise kutsal olandan hareketle anlamlandırılabileceği ileri sürülebilir. Buna göre söz vermede kişi kendi itibarını pey sürmektedir. Sözünü tutamazsa itibarını yitirecektir.

//php print_r ($fields); ?>
Cenazelere her zaman saygı gösterilir. İnsanoğlu bir gün sıranın kendisine geleceğini bildiği için, en azından bu nedenle, cenazelere saygı gösterir. Toplumlara göre bu törenler birbirinden çok farklı olabilir. Bazıları sessizlik içinde geçer, bazılarında ise müzik vardır; bazense her ikisi birden.

//php print_r ($fields); ?>
Kuşağım, yazdığı ne tür bir edebiyat eseri olursa olsun mekânın üzerine gitmekten, içine girmekten ve karakterlerini bu tanımlı boşluğun içerisinde bina etmekten hoşlanıyor. Romanda, öyküde ve şiirde onlarca kitapla sağlamasını yapabiliriz bunun. Bir adım daha öteye taşımak gerekirse, o sözünü ettiğim “mekânın” bir biçimde eve indirgendiğini iddia etmek boşa olmayacaktır.

//php print_r ($fields); ?>
Televizyonlarda yemek programları revaçta. Sadece yemesini değil, izlemesini de seviyoruz vesselam. Sadece televizyonlar mı? Sosyal medya üzerinde yemek yapanların ciddi takipçi kitleleri var. İnternet kocaman bir yemek tarifleri kitabına dönüşmüş durumda. Peki bu kadar çok kaynak varken neden hala yemek kitapları yazılır? Şikayetçi olduğumu sanmayım.

//php print_r ($fields); ?>
Bir edebi metni kaleme alırken daha önce hiç yazılmamış gibi davranma lüksümüz yok. Okuduğumuz, okumadığımız, açık veya gizli hayranlık duyduğumuz yahut hafife aldığımız, nefret ettiğimiz pek çok metin sayesinde veya onlara rağmen yazıyoruz kaleme aldıklarımızı. Zira boş kâğıda yazarken boş kafayla da yazarsak ortaya çıkan ürünün edebi kalitesinde ister istemez bir yavanlık bulunabilir.
