Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
John Le Carré –Türkçeye ilk kez çevrilen– Cinayetin Parıltısı romanını şu sözlerle tanımlıyor: "Acımasız ve aynı zamanda gülünç bir sosyal yaklaşımın gölgesinde kalmış, kusurlu bir polisiye roman." Bu açıklama, ilk basım yılı 1962 olan romanın arka sayfalarına 1989’da eklenen sonsözden. Bir romanın bitiminde bir “sonsöz”e rastlamak şaşırtıcı.

//php print_r ($fields); ?>
‘’Tarih dersleri mumya müzesine
ya da Ölüler Diyarına gezilere benziyordu.
Geçmiş, cansız, boş ve dilsizdi.
Bize içi boşaltılmış vicdanlarla
bugüne boyun eğmemiz için
geçmişi öğretiyorlardı;
tarih zaten yapılıp bitmişti, biz tarihi yapamayacak, onu kabullenecektik.
Zavallı Tarih artık soluk almıyordu: bilimsel metinlerde ihanet edilmiş,

//php print_r ($fields); ?>
Samuel Beckett, 13 Nisan 1906’da doğdu, 112 yıl önce… İlk romanı Sıradan Kadınlar Düşü’nü 1932 yılında yazmıştı, 86 yıl önce; Türkçede ancak 2013’te okuyabilmiştik...

//php print_r ($fields); ?>
Geride bıraktığımız birkaç ay Orta Dünya gezginleri için iniş çıkışlarla doluydu. Beren ile Lûthien’in 2019 yazı biterken Türk okura sunulmasıyla birlikte son yıllarda zihnimizden -bir parçacık- uzaklaşmış olan Tolkien Efsanesi, yeniden gündemimizin merkezine oturmuştu. Hikâyenin geri kalanını ise hepimiz biliyoruz.

//php print_r ($fields); ?>
Öykünün bir tür olarak okur üzerinde bırakmasını hayal ettiğim bir etki var. Her okuduğum öyküde izini sürdüğüm, bulunca da ferahladığım bir şey bu. Edebiyat terimleriyle açıklayamayacağım, ki edebi zekamın zaten yetmeyeceği, ancak sezgisel olarak bilebileceğim, bir nevi kokusunu alacağım, o vakit bir okur olarak o öyküyü bir daha kolay kolay unutmayacağım bir şey.

//php print_r ($fields); ?>
Geçmiş, gelecek ve şimdinin dürülüp tortop olduğu, başlangıçların sonlara, nihayetlerin bidayetlere dönüştüğü, zamanın parçalanmasının bir bakış kusuru olduğu, yalnız ebedi bir şimdi halinin hüküm sürdüğü bir öykü evreni, Aykut Ertuğrul’un eserlerinde karakteristik bir unsur olarak ön plana çıkıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Amerikalı çok sayıda müzisyen, şarkıcı ve söz yazarının edebiyat dünyasına giriş yaptığını ve bu dünyada tutunarak üretmeye devam ettiğini görüyoruz. Örneğin punk rock kraliçesi olarak kabul edilen Patti Smith, yeni yayımlanan beşinci kitabı Year of The Monkey ile edebi alanda daha anlatacak çok hikâyesi olduğunu kanıtlayanlardan.

//php print_r ($fields); ?>
Bugün uluslararası bir şöhret sahibi olan Haruki Murakami, Rüzgârın Şarkısını Dinle’de yazarlığa adım atışının hikayesini anlatıyor. Kısa ve sıcak bir anlatı.

//php print_r ($fields); ?>
Gipi, 1963 doğumlu ünlü bir İtalyan çizgi romancı. Asıl adı Gian Alfonso Pacinotti. Sinemaya olan yakın ilgisi, yönetmenliği, dokunaklı grafik romanları, akıllı sözleri, büyülü renkleri, ilginç ardışıklığı onu son on yılın en çok merak edilen Avrupalı üreticilerden biri yaptı.

//php print_r ($fields); ?>
“Neyi kaybetmişlerdi? Farkında olmadan eski anıları konuşmak onlara iyi gelmemişti. Keyifle anlattıkları anılar bilmeden boğazlarında düğümlenmişti. Hiç yokmuş gibi yaşamak kolaydı. Her ikisi de geçmişle yüzleşmek istemiyordu. Çözümü, hiç olmamış gibi davranmak, duymamak, hissetmemekti.”
