Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Oscar ödüllü yönetmen Neil Jordan, film kariyerine atılmadan önce anlatı sanatıyla uğraşan tüm genç İrlandalılar gibi kendine bir edebiyat kariyeri çizmek istiyordu.

//php print_r ($fields); ?>
"Tam da burada, bu mağazada birinin bana dünyada olmayı isteyip istemediğimi sormasını diliyorum…" Gezgin Satıcı
Söylemin renkleri hangi atlastan bakarsak bakalım gücünü, okuyucu ile metin arasındaki mesafeleri yıkarak, evrensel cümleler inşa etmesinden alıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun dilin içimizde yaşadığını hissettirecek metinlerle...

//php print_r ($fields); ?>
Adını daha çok romanlarıyla duyurmasına rağmen Tahir Musa Ceylan’ın edebiyat kariyeri şiirle başlamıştı. Şiirlerini “Depresyon Şiirleri” (1988), deneme yazılarını “Fotoğraf Estetik ve Görüntü Üzerine Denemeler” (1988) kitaplarında topladı.

//php print_r ($fields); ?>
Derviş Şentekin’in ilk romanı, öncelikle adıyla çekmişti dikkatleri. Hatta, Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi gibi ilginç bir başlığa sahip olan bu roman, daha önce polisiyelerle yolu kesişmemiş okurların da ilgisini uyandırmayı başarmıştı. Şimdi bu ilk romandaki kurguyu tamamlayan bir Şentekin kitabı daha var karşımızda: Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum.

//php print_r ($fields); ?>
Michael Foley’in Saçmalıklar Çağı kitabını okumayı bitirir bitirmez başlasaydım bu yazıya, insanlık hallerini deşifre eden ironik bir zeitgeist anatomisi diye tarif edecektim coşkuyla. Üşendim, erteledim, kitap mayalandı, kendi kendini doğrulayan bir kehanet gibi, koca bir saçmalıklar kitabına dönüştü.

//php print_r ($fields); ?>
Doğu Almanya’lı ünlü yönetmen Karl Wolf, 1968 tarihli “Ich war neunzehn” (On dokuz yaşındaydım) isimli filminde, İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, doğduğu topraklara Kızıl Ordu mensubu bir çevirmen ve istilacı olarak döndüğünde yaşadığı tecrübeleri ölümsüzleştirmiştir.

//php print_r ($fields); ?>
Çekirdek ailenin kural olduğu modern toplumsal yapılar içinde bir yaşam biçimi olarak yalnızlık, çokça sorun edilmiştir. Aile evinde kapınızı kilitlemeniz arıza yaratır, kendi evinize çıksanız çok kısa zamanda ya bir kedi, ya bir sevgili eve çörekleniverir. Etrafın, “Evlenin artık,” ısrarları dayanılmaz hale gelince, “Oh çok şükür,” bir yuva daha kurulur!

//php print_r ($fields); ?>
Bazı ölümler vardır ki bizi (bizi derken toplumu kastetmek isterdim aslında; ama maalesef değil, eli kalem tutanları, az buçuk mürekkep yalamışları, ara sıra da olsa okumayı iş edinenleri kastediyorum mecburen) derinden yaralar. Düşünceleriyle yaşadığımız çağa hiza verme yetisi olan bu kişilerin ölümlerinin ardından birkaç satır yazmak da alışkanlık haline gelmiştir.

//php print_r ($fields); ?>
Baştan söyleyeyim, benim kahramanım Chopin. Onun parçalarını dinlerken aldığın keyfin haddi hesabı yok. Ama eğri oturalım doğru konuşalım, Johann Sebastian Bach müziği okuyup üfleyenlerin üzerinde hemfikir olduğu bir dahi.

//php print_r ($fields); ?>
Onlar, X-Men gibi başarılı çizgiromanlardan aşina olduğumuz Mike Carey’nin, yani İngiltere’deki yayıncısının piyasaya iyi bir giriş yapabilmesi ve eklektik önyargıya kurban gitmeden pazarlanabilmesi adına ona taktığı mahlasıyla Adam Blake'in ilk romanı.
