Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

En çok okunanlar  


Boğaziçi Üniversitesi’nde fantastik, polisiye ve bilim-kurgu

Boğaziçi Üniversitesi’nin kuruluşunun 150. yılı nedeniyle yapılan etkinliklere bir yenisi daha ekleniyor. Okulun mezunlarından Nazlı Eray, Celil Oker ve Barış Müstecaplıoğlu Murat Gülsoy’un moderatörlüğünde 12 Kasım Salı günü 16:00’da bir araya geliyor ve edebiyatın haşarı çocuklarını konuşuyorlar: Fantastik, Polisiye ve Bilim Kurgu edebiyatı.


Değişen kelimeler

Dil üzerine düşünenler bilirler, dilden başka bir hayatımızın, dilden başka bir dünyamızın olmadığını. Duygusal ve zihinsel bütün sınırlarımızın dille çizildiğini… Bu dünyayı değiştirmenin, sınırları kaldırmanın, sözlerden başlayıp dili değiştirmekle olacağını ise edebiyatçılar bilirler. Anlamı değişen bir sözcük, hayatı da değiştirebilir pekala.


“Özgür Edebiyat” yayın hayatına son veriyor

“Özgür Edebiyat” dergisi, 42. sayısıyla yayın hayatına son verdiğini açıkladı.

 


Editörden // Dilimizdeki tüm iktidarlar

Bugün tek bir sözcük çıksa ağzınızdan, kimliğinize dair bir şeyler söyleyebilirim. Mesela “çapulcuyum” deseniz, olasılıklar vardır ya, kim olduğunuz az çok belli olur. Hele birkaç cümle daha kurarsanız, seçtiğiniz sözcükler, onları sıraya dizişiniz neredeyse ifşa eder sizi. Saklanmanız çok zor. Üstelik, bugün sizi “ifşa” edebilecek en küçük dil birimi, sözcükler değil, harfler.


Dokunmayın Çalıkuşu’ma!

Çalıkuşu’yla rabıtam eski. İlk okuduğumda 10’lu yaşlara geçiş yapmamış kadar küçüktüm, Feride’nin “uzun bir susuzluktan sonra nihayet huzura kavuşmasını” anlamamış, bunu nihai bir son sanıp uzun uzun ağlamıştım. Neyse ki Feride ölmemiş; anladığımda yaşadığım mutluluğa paha biçilemez.

 


Niçin hâlâ "Vardapet"i öğrenemedin?

Yeni yüzyılda kamuoyunu en çok meşgul eden konulardan birisi tarihimizdeki Ermeni yarası. Son tahlilde sanırım kimsenin bir "yara" olduğunu inkar edecek hali yoktur. Tartışma bu yaranın neden, niçin, nasıl açıldığı çerçevesinde sürüyor.


Karanın da karası bir “kara roman”

2013, bu satırların yazarı gibi polisiye sevenler için bereketli bir yıl oldu.


İçinden insan geçen lağım

“Bence bütün çocukları mezarda doğurup hemen gömmek lazım. Hiç yorulmamış olurlar.” Daha’daki bu cümleyi herhangi bir Hakan Günday kitabının içine koysanız da yerini rahatlıkla bulur. Dünya aynı dünya. Aynı, çünkü çekilir gibi değil bu hayat! Okuması, hazmetmesi bile zor. Bir yumruk boğazınıza iniyor, diğeri suratınıza, midenize çalışıyor.


Oyunlarla yaşayanlar

1980 doğumlu Nermin Yıldırım, genç yazar kuşağının gelecek vaat eden isimlerinden; daha önce Unutma Beni Apartmanı (2011) ve Rüyalar Anlatılmaz (2012) adlı romanları yayımlanmıştı. Her iki romanında da geçmiş ile bugün arasında gidip gelen ve geçmişteki yaşanmışlıkların bugün üzerindeki etkisini işleyen hikayeler anlatıyordu.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.