Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Zaman ve mekanın kırıldığı yerden

“Basitliği içinde her şeyi içeren bu gece, bu boş hiçliktir insan – hiçbiri aklına gelmeyen ya da mevcut olmayan bitmek bilmez bir temsiller, imgeler zenginliği. Bu gece, burada fantazmagorik temsiller içinde varolan bu iç doğa – bu saf benlik... Burada kanlı bir baş, şuradan beyaz bir şekil çıkarır...



TARİH İLERİ GİTMİYOR; İLERİ GERİ SIÇRIYOR

Sadece ileri doğru gitseydi; bazı şirketlerin sponsorluğunda gelişen “güncel sanat” yapıtlarıyla oyalanmakla yetinir, mesela 20. yüzyılın başlarında Picasso'yla Braque'ın adjunction (eklenti) nesnelerle ürettikleri kolajlarla hiç ilgilenmezdik.



Onun evi yok

Seyyah-yazar Damon Galgut’un 2010 Man Booker ödülüne aday gösterilen Yabancı Bir Odada adlı kitabı, kişisel deneyimlerden beslenen, edebiyattan modern sanata pek çok alana ilham veren “yolda olma hali” üzerine kurgulanmış, insanı etkisi altına alan ve kolay kolay da bırakmayan bir roman.

 



Devletin ideolojik aygıtı olarak; Diyanet

Türkiye’nin netametli tartışma konularından birisi “laiklik”tir. Burada temel soru “Türkiye “laik” midir, değil midir?” şeklindedir. Türkiye’nin laik olmadığını öne sürenlerin temel gerekçesi “Diyanet İşleri Başkanlığı”dır (DİB). İlk tespit olarak şunu belirtmek gerekirki, evet tek başına DİB’in varlığı evrensel anlamda laikliğin ihlalidir.



Bir zarf ve mazruf hikayesi

90’lara kadar bir sadelik hâkimdi kitaplar dünyasında. Sessizce çıkarlardı kitapçı raflarına. Hele 70’ler, 80’ler, çoğunlukla tesadüfen keşfederdik kitapları. Kitapçıya aklımızda bir isim ile gittiğimiz nadirdi. Küreselleşme ile birlikte biz de keşfettik pazarlamayı. Köşe dönmecilik her nesneyi adamakıllı metalaştırdığı gibi, kitabı da metalaştırmanın dibini buldu.



2760889966649

İkitrilyonyediyüzaltmışmilyarsekizyüzseksendokuzmilyondokuzyüzaltmışaltıbinaltıyüzkırkdokuz. 2’ye bölünemez. 3 için, rakamları tek tek toplayıp sonucun 3’ün katı olup olmadığına bakmak yeterli. Son rakam 0 ya da 5 olmadığına göre 5’e zaten bölünemez. 7’ye, 11’e, 13’e?



Yerçekimi olmasaydı kuşların öldüğünü anlamazdık

İyi bir dedektif romanını herkes sever. Dedektif romanlarının en ünlü sevmeyeni, ABD’li eleştirmen Edmund Wilson’dır; bulmaca çözmekle sigara içmek arası bir yerde, aptalca ve zararsız bir kötü alışkanlığa benzetiyordu dedektif romanı okumayı. Agatha Christie, Dashiell Hammett, Raymond Chandler’ı, New Yorker dergisine yazdığı yazılarda edebi değersizlikle eleştirmişti. Kağıt israfıydılar.



Kayısılardan mürekkep bir hikaye

Birisi –ya da herhangi bir şey– çat diye karşına çıkıp sana "Senin hikayen ne?" diye sorsaydı nereden başlardın anlatmaya? Biraz zaman mı isterdin; aklını taramak, duyması ilginç olanla anlatmaya değmeyecek olanı tasnif etmek için önce? Çöplerini ayıklamak, kalanı parlatmak için kolları mı sıvardın hemen?



Hafızada patlayan tüfek

Hiç ava çıktınız mı? Doğada bir hayvan avından söz etmiyorum; içinizdeki hayvanı avlamaya karar verip, hazırlanıp yola çıktınız mı? İçinizdeki hayvanı tanıyıp onunla silahın soğuk ortamında buluşmaya karar vermeniz bu kadar mı güçtür? İçinizdeki hayvanın vahşeti midir kalıcı olan, o vahşetin dölleniş ve doğuşu için gerekli koşullarla gireceğiniz muhakeme mi?



Kocaman bir Türk filmi oyunu mu?

Doksanlı yıllar itibariyle yeni Türk sinemasında televizyon konuşur daha ziyade kadının yerine. Kadın karakterler sessizleştikçe, edilgenleştikçe televizyonun sesi daha da yükselir.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.