Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Nazım Hikmet Okuma Tiyatrosu, 12 yaşında


Vasat
Toplam oy: 453
Nazım Oyuncuları, geleneksel okuma tiyatrosu etkinliklerinin 12'ncisinde usta şairin "Enayi" adlı oyununu sahneye taşıyor. Paranın egemenliğinde iyiliği ve haklıyı savunanların enayi sayılmasını konu edinen "Enayi" 1955'te yazılmıştı.

Nazım Hikmet 112 yaşına basarken oyunlarını okuma tiyatrosu biçimiyle sahneye taşıyan etkinlik de 12'nci yılına ulaşıyor.

 

Artık “Geleneksel Nazım Hikmet Okuma Tiyatrosu” adını hak eden etkinliğin ilki, bugün yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılan AKM'deki Küçük Salon'da, Tuncer Necmioğlu'nun uyarlaması ve yönetmenliği, Orhan Aydın ve Metin Coşkun'un Yardımcı yönetmenliğiyle, Memleketimden İnsan Manzaraları oyunuyla gerçekleştirilmişti.

 

Yılmaz Onay'ın yönetmenliği, Orhan Aydın ve Metin Coşkun'un yardımcı yönetmenliğinde, 2004'te Fatma Ali ve Başkaları ile Nazım Hikmet'i seyirciyle buluşturan ekip, sırasıyla bugüne kadar Tartüf 59, Şöhret ve Unutulan Adam, Yalancı Tanık, İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu, Yusuf ile Menofis, İnsanlık Ölmedi ya, Demokles'in Kılıcı, Kör Padişah oyunlarını sahneledi.

 

Ustalarla gençler el ele

 

 

Ustalarla gençleri aynı sahnede buluşturan oyunlarda, Ali Gül, Ali Poyrazoğlu, Ayşegül Alpak, Beran Soysal, Bertan Dirikolu, Beyti Engin, Bilgesu Ataman, Cansu Fırıncı, Cezmi Baskın, Ender Yiğit, Enginay Gültekin, Gülsen Tuncer, Hakkı Ergök, Halil Ersan, Köksal Engür, Levent Ülgen, Mahmut Gökgöz, Mehmet Esatoğlu, Mert Fırat, Merve Dağlı, Metin Coşkun, Mine Tugay, Mustafa Kırantepe, Müge Saut, Nevzat Süs, Nuri Gökaşan, Orhan Aydın, Rasim Öztekin, Recep Yener, Renan Bilek, Serkan Durak, Serpil Özcan, Şirvan Akan gibi her yaştan ve tiyatro ekolünden pek çok oyuncu yer aldı.

 

AKM Küçük Sahne'de sergilenen ilk oyun ve şimdi tıpkı AKM gibi yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Muammer Karaca Sahnesi'nde 2010'da sergilenen İnsalık Ölmedi ya oyunu dışındaki tüm oyunlara Ferhan Şensoy'un Ortaoyuncular-SES Tiyatrosu ev sahipliği yaptı. Ferhan Şensoy'un ve ekibinin katkısı sadece ev sahipliğiyle de ifade edilemez. Konukseverlikleri bir yana Okuma Tiyatrosu'nun ana unsurlarından oldukları rahatlıkla söylenebilir.

 

İlk oyun dışında tüm oyunların ışık tasarımı Yüksel Aymaz'a ait. Işık uygulamada Alev Topal hep ekibin içinde olanlardan. Oyunun ses-müzik çalışmalarında Ersin Aşar derğerli katkılarıyla hep perde arkasında duranlardan. Serpil Özcan oyuncu olarak bulunduğu kimi oyunların yanı sıra Tartüf 59'dan itibaren tüm oyunlarda reji asistanı olarak da emeği geçen sanatçılardan biri. Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Nazım Hikmet'in doğum yıl dönümünde gerçekleştirilen Okuma Tiyatrosu etkinliklerinin biricik destekleyici kurumu.

 

Kimi yıllarda oldukça soğuk günlere ve ulaşımın neredeyse kesildiği zamanlara denk gelen Okuma Tiyatrosu etkinlikleri hemen her gösteriminde salonu tamamen doldurmayı bugüne kadar başardı. Kısacası Geleneksel Nazım Hikmet Okuma Tiyatrosu, kendisini ilgiyle takip eden geniş bir izleyici kitlesi oluşturdu.

 

Bu yıl Nazım Hikmet 112 yaşına basarken 12.'si sergilenecek olan okuma tiyatrosu Enayi oyunuyla seyirci karşısına çıkacak. Sevda Şener Enayi'yi şöyle tanımlıyor:

 

“Paranın en büyük güç olduğu bir ekonomik yapının içinde insancıl değerlere yer kalmamıştır. İyilik yapanlar ve haklıyı savunanlar bu düzende enayi sayılırlar. Yalnız karanlık yollarla servet edinmiş iş adamları değil, rüşvet yiyen bilim adamları, sözünü tutmayan sanatçılar, yanlış yolda olanların hizmetine giren yazarlar da paranın çekiciliğine yenik düşmüşlerdir.”

 

Oyun 1955'te yazılmış... Ama sanki bugün yazılmış gibi öyle değil mi!

 

Son olarak, ekip Nazım Hikmet'in tüm oyunları sergilenene kadar her yıl ustanın doğum yıldönümünde sahnede olmayı sürdürecek. Enayi'ye emek veren sanatçılar ve görev paylaşımıysa şöyle:

 

Dramaturgi ve yönetmen: Yılmaz Onay,

 

Yardımcı yönetmenler: Metin Coşkun - Orhan Aydın

 

Reji asistanı: Cansu Fırıncı, Işık tasarımı: Yüksel Aymaz,

 

Oyuncular: Ali Gül, Ayşegül Alpak, Beyti Engin, Bülent Ergün, Cansu Fırıncı, Ender Yiğit, Gülsen Tuncer, Hakan Vanlı, Metin Coşkun, Mustafa Kırantepe, Müge Suat, Nevzat Süs, Nuri Gökaşan, Orhan Aydın, Recep Yener.

 

Sanatçılar ne diyor?

 

 

Okuma tiyatrosu geleneğini sürdüren sanatçılardan oyunla ilgili görüşlerini aldık.

 

Metin Coşkun: "Enayiler mi enayidir yoksa onlara enayi diyenler mi?" Alın size bir paradoks, Nazım ustadan... 

 

Orhan Aydın: Günümüzde hangi tiyatro yaratıcısına sorarsanız sorun “tiyatronun en temel sıkıntısı metin sorunudur” der. “Yeni yazar yok, yeni oyun üretilmiyor” diye de devam eder. Doğrudur ama eksiktir. Meslek alanımız, ülkeyi işgal etmiş talancı akıl tarafından düşman edilmişken, tüm sanat alanları yok edilme geriliği ile karşı karşıya bırakılmışken yalnızca “metin sorununu” gündemleştirmek gerçekçi değildir. Kaldı ki, hem düne hem bugüne ışık tutan, akıl açan, tartıştıran Nâzım Hikmet oyunlarını bilmeden konuşmak da abestir. “O iyi bir şair, oyun yazarlığı tartışılır” diyen akıllara yanıt, bizlerin okuma tiyatrosu ile hayata katmaya çalıştığımız Nâzım oyunlarıyla ortadadır. 12 yılda bilinmeyen 12 oyunu sahneye taşıdık. Bakıp gören, burada müthiş bir zenginlik olduğunu anlayacak ve hayatı değiştirme isteği olanlar Nazım’ın sevdalı yolculuğuna eşlik edeceklerdir.

 

Nevzat Süs: Bu yıl 12'ncisini gerçekleştireceğimiz okuma tiyatrosu, 12 koca yıl anlamına da geliyor. Her şeyin kolaylıkla unutulduğu günümüzde 12 yıldır süren Nâzım Hikmet’in doğum gününe dair okuma tiyatrosu çabası, buradan bakıldığında dahi büyük bir değerdir. Okuma tiyatrosu, Nâzım Hikmet’in şair yanının dışında tiyatro metinleri anlamında da ürünler vermesi ve bunun farkındalığının artırılması noktasında başladı 12 yıl önce. Nâzım Hikmet’in doğum gününün bu biçimde kutlanıyor olması salt bir kutlama merasimi içermiyor. Bu memleketin yetiştirdiği bir komünistin oyunlarıyla da halen aramızda olduğundan, onun kavgasının bayrağını taşıdığımızdan onurlu bir çabadır okuma tiyatrosu. Özellikle geçmiş kuşak ve yeni kuşak oyuncularının bir araya gelmesiyle de aslında nice 12 yıllar süreceğini görmekteyiz.

 

(Kaynak: soL)

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.