Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Wacquant: "İfade özgürlüğü mutlaka korunmalıdır"


Vasat
Toplam oy: 800

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Sosyoloji Bölümü ve Tarih Bölümü ev sahipliğinde yedi yıldır düzenlenen Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı, 17 Ocak'ta sosyolog Loïc Wacquant’ı konuk etti. Wacquant,  "Kent Yaşamında Eşitsizlik, Marjinallik ve Sosyal Adalet" başlıklı bir konuşma yaptı.

 

Wacquant konuşmasında, "Serbest ifade bir mücadele sonucunda elde edilir ve ifade özgürlüğü sonuna kadar korunmalıdır" dedi. Kapitalist ekonomilerin eşitsiz gelişimi ile refah devletlerinin küçülmesi sonucu post-Fordist şehirlerde, toplumsal ve mekansal olarak dışarı itilen sürgün kesimi marjinaller olarak tanımlarken, kent marjinalliğinin ve bu marjinalliğe biçim veren güçlerin yapısını anlattı.

 

Gezi protestoları neden devam etmedi?

 

 

Bu düzlemde ayrımcılığın derinleştiği gettolardaki politik yapı ve sosyal adalet problemlerini sınıfsal bir yaklaşımla ele alan Wacquant, Gezi Parkı olaylarına değinerek İstanbul’da gerçekleşen protestoların ekonomik ve politik sermayeye karşı kültürel sermaye sahipleri tarafından gerçekleştirildiğini, kent yoksullarının bu protestonun izleyicileri olduğunu belirtti. Bu yapısı nedeniyle protestoların devam etmediğini, yoksulluğun yapısındaki değişimin kent yoksullarını politik bir aktör olarak güçsüzleştirdiğini ifade etti. Kent proleteryası olarak tanımlanan güvencesiz, esnek iş koşullarına sahip kesim ile kültürel orta sınıf arasında bir ittifak kurulmadığını, bu nedenle Gezi Parkı olaylarının orta sınıf karakterinin baskın olduğunu vurgulayan Wacquant, kentte ortaya çıkan sosyal adaletsizliğe karşı birlikte mücadele verilmesini gerektiğini ifade etti.

 

"Yedi yıl geçti, ne değişti?"

 

Konferansta konuşma yapan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu ise Hrant Dink’in faillerinin bulunması, bu cinayetin arkasındaki ilişkiler ağının ortaya çıkarılması, bu tür acıları bir daha yaşamamak için adaletin yerine getirilmesi adına ilk kez 2008’de düzenlenen konferansta sordukları, "Bir yıl geçti, ne oldu, ne değişti" sorusunun bu yıl da yanıtsız kaldığını söyledi. Bu soruların cevaplarının verilmesi, benzer yasların, acıların ve utançların yaşanmamasının çok önemli oluğunu vurgulayan Barbarosoğlu, “Umuyoruz ki bu sene ‘Ne değişti’ sorusuna olumsuz cevap verdiğimiz son sene olur. Aksi takdirde biz bu soruları bıkmadan, usanmadan, karanlığın faillerine ayna tutuncaya, suretleriyle karşılaşmaları sağlanıncaya, adaletin yerini buluncaya kadar sormaya devam edeceğiz.” dedi.

 

Konferansa yedi yıl önce suikaste kurban giden Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink de katıldı. Loïc Wacquant,  konferans anısına sunulan plaketi Rakel Dink’in elinden aldı.

 

Wacquant kimdir?

 

Kaliforniya Üniversitesi—Berkeley Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi ve Paris’te bulunan Avrupa Sosyoloji Merkezi’nde araştırmacı olan Wacquant, karşılaştırmalı kentsel eşitsizlikler, etnik-ırksal tahakküm, cezalandırıcı devlet, beden, toplumsal teori ve rasyonalitenin siyaseti gibi alanlarda çalışmalar yapıyor. Araştırmaları birçok dile çevrilen Wacquant’ın kitapları arasında Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar (Pierre Bourdieu ile birlikte, İletişim Yayınları), Kent Paryaları: İleri Marjinalliğin Karşılaştırmalı Sosyolojisi (Boğaziçi Üniversitesi Yayınları), Ruh ve Beden: Acemi Bir Boksörün Defterleri (Boğaziçi Üniversitesi Yayınları) ve The Two Faces of the Ghetto (2014) bulunuyor.

 

Boğaziçi Üniversitesi'nin her yıl düzenlediği Hrant Dink Anısına Konferans'ın ilki, Hrant Dink'in ilk ölüm yıldönümünde yazar ve aktivist Arundhati Roy tarafından verilmişti. 2009'da insan hakları hukukçusu Sir Geoffrey Bindman, 2010'da gazeteci, yazar ve aktivist Naomi Klein, 2011'de aktör, insan hakları ve LGBT eylemcisi ve Avrupa Parlamentosu üyesi Michael Cashman, 2012'de insan hakları aktivisti ve akademisyen Rabab El-Mahdi, 2013'te ise ünlü düşünür Naom Chomsky ağırlanmıştı.

 

 


 

 

GG

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.