Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Nazım Hikmet'in çizgi film yazdığını biliyor muydunuz?



Toplam oy: 1052

Bugün 111. doğum gününü kutladığımız Nazım Hikmet'in şiirlerini, oyunlarını, senaryolarını herkes bilir; peki çizgi film yazdığını da biliyor muydunuz?

 

 

 

 

SSCB çizgi film stüdyosu Soyuzmultfilm'de redaktör olarak çalışan Vera Tulyakova başka bir çizgi film hakkında danışmanlık almak için Nazım Hikmet'i ziyaret eder ve Nazım "Neden benden bir senaryo istemiyorsunuz?" diye sorar. Ertesi akşam elinde Sevdalı Bulut çizgi filminin senaryosuyla Vera'nın çalıştığı stüdyoya gider. Gerisi malum, Nazım ve Vera'nın büyük aşkı başlar.

 

 

 

 

Bu büyük aşkı başlatan Sevdalı Bulut ve Hanene Huzur Dolsun adlı çizgi filmler yarım asırı aşkın bir süreden sonra ilk kez yayımlanıyor. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan M. Melih Güneş'in Rusya'daki arşivleri inceleyerek hazırladığı Hanene Huzur Dolsun Sevdalı Bulut kitabına ek olarak ilk defa göreceğimiz çizgi filmler ise Nazım Hikmet'in külliyatındaki önemli bir boşluğu dolduruyor.

 

 

 

 

"Çizgi filmler yalnızca çocuklar için değil, büyükler içindir de."

 

 

 

 

 

(Sevdalı Bulut çizgi filminden bir kare)

 

 

 

 

Hanene Huzur Dolsun Sevdalı Bulut adlı kitapta senaryosunu Nâzım Hikmet’in yazdığı, sürecinde bizzat bulunduğu, 1959 ve 1962 yıllarında sonuçlandırılmış Sevdalı Bulut ve Hanene Huzur Dolsun adlı iki canlandırma filmi ve yaratım sürecinin hikâyeleri bulunuyor. Sevdalı Bulut filmi Türkçe altyazılı, Hanene Huzur Dolsun sözsüz olduğu için filmler yalnızca jenerik bilgisinin Türkçeleştirilmesiyle izleyicisine ulaşıyor.

 

 

 

 

Sovyet çizgi filmlerindeki çocukları ürkütmeyen, yumuşaklığı ve sakinliği bu filmlerde de görmek mümkün. Üstelik Nâzım Hikmet’in aynı yıllarda kaleme aldığı bir makalesinde de dediği gibi “Çizgi filmler yalnızca çocuklar için değil, büyükler içindir de.“

 

 

 

 

Sevdalı Bulut'ta İyi niyetli ve temiz ruhlu Ayşe’nin güzelim bahçesini ele geçirmek isteyen zalim Seyfi’nin kurnazlıkları, Ayşe’ye sevdalanan Bulut’un aklı ve özverisiyle sonuca ulaşamaz. Sonuçta kazanan sevgidir, sevdikleri uğruna kendini feda etmek durumunda kalanların  yaşamının sonsuzca sürebilir olmasıdır.

 

 

 

 

 

(Hanene Huzur Dolsun çizgi filminden bir kare)

 

 

 

 

Davul sesleri, komutan, halk, aile gibi simgelerin yer aldığı Hanene Huzur Dolsun canlandırma filminde ise üç savaş dönemiyle barış mücadelesi ve her şeyin insanın kendi elinde olduğu anlatılıyor.

 

 

 

 

Nazım ve Vera'nın işbirliğinden günümüze

 

 

 

 

Filmlerin hazırlık sürecinde redaktör olarak çalışan Vera Tulyakova’nın adı Hanene Huzur Dolsun filminin jeneriğinde görülmez. Bunun nedeni  Nâzım Hikmet’in Meyerhold’la ilgili, 8 Kasım 1959’da Fransa’da yayınlanan bir yazısı yüzünden “ideolojilerine karşı olan Nâzım Hikmet gibi biriyle işbirliği yaptığı” gerekçesiyle  Vera Tulyakova’nın işten çıkarılmasıdır. Bu olaydan iki ay sonra da Nâzım Hikmet ve Vera Tulyakova yaşamlarını birleştirirler.

 

 

 

 

Araştırmaları sürecinde filmlerin yapımcısı Soyuzmultfilm’de bile Hanene Huzur Dolsun filminin kopyasını bulamadığını, bulduğu  Sevdalı Bulut filminin kutusunu da alıp getirdiğini belirten M. Melih Güneş yazısının sonunda şunları söylüyor:

 

 

 

 

“Moskova’daki evde bir akşam vakti Vera Tulyakova-Hikmet ile gelişen yakınlığımızın hikâyesini konuşurken ‘...ve zamanla can çalışır karşılıklı’ demişti. Elinizde tuttuğunuz yayım, bu can çalışmasının, gönül bağının sonuçlarından biridir. Bu satırları Nâzım Hikmet’in yarım asır önce sözkonusu senaryoları yazdığı çalışma masasında sonlandırmamsa, en küçük anlamlandırmayla hayatın bana bir armağanı olsa gerek...”

 

 

 

 

 

 

 

(Manşet görseli Derya'nın B Planı isimli siteden alınmıştır.)

 

 

 

 

DA

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.