Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Tarih Vakfı, kent müzesi hayaline bu sergiyle veda ediyor


İyi
Toplam oy: 748

Tarih Vakfı, 18 yıl önce Topkapı Sarayı dış avlusundaki tarihi Darphane-i Amire binasında İstanbullularla buluşan "Dünya Kenti İstanbul" sergisini, "Yine, Yeni: Dünya Kenti İstanbul" adıyla dün Karaköy’deki Galata Rum Okulu'nda yeniden açtı. İstanbul'da konusu kent olan bir toplumsal hareketin, Gezi Direnişi'nin ardından, süregelen Kent Müzesi tartışmalarının gölgesinde hayat bulan bu sergi, 22 Şubat tarihine kadar gezilebilir. Serginin hedefiyse direnişte ortaya çıkan "Nerede kalmıştık, nereye gidiyoruz" sorusunu yeniden gündeme getirmek. Ancak sergi mekanının yetersizliği dolayısıyla önceki sergide yer verilen hareketli öğeler (multimedya ve video türü araçlar) bu defa ziyaretçilerle sunulamadı.

 

İstanbul Müzesi hayaline veda

 

 

Serginin bir önemi de burada ziyaretçi bekleyen pano ve maketlerin daha sonra depoya kaldırılmak yerine İstanbullular'a teslim edilecek olması. Minyatür, gravür, fotoğraf gibi malzemelerin grafik yorumlamasıyla oluşturulan sergi panoları ve maketler, sergi sırasında ve sergi sonunda satışta olacak.

 

Bunun bir nedenini kent müzesi hayalini herkesle paylaşmak olarak gösteren Münevver Eminoğlu, diğer nedeninin de sergi malzemelerinin saklandığı sandıkların daha önce muhafaza edildiği depodan Kültür ve Turizm Bakanlığı, burayı başka bir projeye tahsis ettiği için, İstanbul Müzesi hayalini söndürmek pahasına çıkarılması olduğunu söyledi. Serginin yeniden açılması da Eminoğlu’nun ifadesiyle, "elden çıkarılmadan bu malzemelere bir kez daha bakmak içindi". Sergi, 23 Şubat Pazar günü 10.00 - 18.00 arası gerçekleşecek "İstanbul Müzesi Hayali" pazarında pano ve maketlerin satılmasıyla ne yazıktır ki sona erecek.

 

"Geçmiş ancak bir an yakalanabilir"

 

 

18 yıl önce Prof. Dr. Afife Batur’un genel koordinatörlüğü ve Mehmet Özdoğan, Oğuz Tekin, Ayla Ödekan, Edhem Eldem, Atilla Yücel, Ersu Pekin ve Çağla Ormanlar’ın bölüm küratörlükleri altında pek çok araştırmacı, arşivci ve mimarın gayretleriyle gerçekleştirilen sergi, bugün aynı ekibi, bir araya getirdi. Afife Batur başta olmak üzere Koordinatör Yardımcısı Pelin Derviş, Sergi Tasarımcısı Mimar Ahmet Özgüner, Mimar Mert Eyiler, Grafik Tasarımcı Eray Makal ve Fotografçı/Mimar Murat Germen, serginin yeniden biçimlenmesinde gönüllü olarak görev aldı. Yıllar sonra buluşan ekibe onlarca Tarih Vakfı gönüllüsü de destek verdi.

 

Bu kapsamda Münevver Eminoğlu ve Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bilmez ile birlikte dün serginin açılışında bir konuşma yapan Prof. Dr. Afife Batur, sözlerine Walter Benjamin'in "Geçmişin gerçek yüzü hızla kayıp gider. Geçmiş, ancak göze göründüğü o an, bir daha asla geri gelmemek üzere, bir an için parıldadığında, bir görüntü olarak yakalanabilir" diyerek başladı.

 

18 yıl evvel İkinci Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı'na (HABITAT II) ev sahipliği yapacak olan İstanbul için bir sergi konusu gündeme geldiğinde yaratıcılığı kışkırtan coğrafyasının gizilgücü veya edebi tadlar veren tarihinin zenginliği, anıtlar, biçimler, yaşamlar, söylenceler, tarih ve edebiyatın çoğalttığı bin görünümün ardına düşüp bundan bir kent peyzajı nasıl yaratılabilir sorusunun tüm ekip için ağır bir yük olduğunu anlattı. Batur, bunu başarmak için özgün yapıt veya Osmanlı mücevherleri ya da padişahın tahtı gibi eşyaların değil, özel olarak üretilmiş sentez ürünlerin sunulduğu bir sergi, hatta sergiden çok bir gösteri hazırladıklarını, sergiyi açmadan önce 10 bin belge incelediklerini belirtti.

 

 

Batur, "Dünya kenti" kavramını, evrenselliğe, kendine özgü bir sürekliliğe ve vazgeçilmezliğe sahip, söylenceye ve imgeleme açık; siyasal, ekonomik ve kültürel denetimi ve etkileri yoğun ve yaygın olan bir fiziki ve kültürel alan diye tanımladıktan sonra, konuşmasını şöyle bitirdi:

 

"Günümüz İstanbul'u, tarihi mirasının sergilemeye çalıştığımız tüm yoğunluğuna karşın, dünyanın belki de en hızlı nüfus artış oranına sahip ve yüksek sayıda göç alan kentlerinden biri ve sıradan bir Üçüncü Dünya metropolünün sorunlarıyla yaşamakta. Bir yandan entelektüel bir derinlik duygusu veren evrensel bir kent / bir dünya kenti, bir yandan da sıradan, kalabalık ve beklentileri acımasızca boşa çıkaran bir metropol, günümüz İstanbul'unun şizofrenik görüntüsünü, semptomları her an yaşanan ikiye bölünmüş bilinç açmazlarını oluşturuyor."

 


 

GG

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.