Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

'İmamın Ordusu' basılacak mı?


Zayıf
Toplam oy: 1111

 

Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, bazı yayınevleri bir araya gelerek "İmamın Ordusu kitabını basma kararı aldı.

 

Pencere Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Muzaffer Erdoğdu, "İmamın Ordusu'nu basacağız” dedi.

 

"Yayımlanmayan bir kitabı kitap olarak gören devletin, kendisinden korkusu olduğunu” söyleyen Erdoğdu, "Herkes kafasındakini yazabilir. Suçu kim belirliyor? Bundan 25 yıl önce de, Henry Miller'ın ‘Oğlak Dönencesi' kitabı, basıldığı gün toplatılmış, bizler 39 yayınevi olarak sonrasında bu kitabı basmıştık. Şimdi de aynı uygulamaya gidebiliriz. Yayıncılar olarak aramızda, konu iyice şekillendikten sonra kitabı basma kararı aldık” diye konuştu. Erdoğdu, kitabın taslağını dahi bulunduranların terör örgütü üyesi sayılacağına ilişkin mahkeme kararını ise, "Korkmuyorum. Korkunun ecele faydası yok” şeklinde değerlendirdi.

 

Bir kitaba, "suç ihtimali” gerekçesiyle el konulmasının ilk kez yaşandığına dikkat çeken yayıncı Ragıp Zarakolu, "WikiLeaks belgelerinde dahi buna benzer bir yaklaşım sergilenmedi” dedi. Kitabın "suç delili değil, suç ihtimali” üzerinden toplatılmasının tehlikeli bir durum olduğunu anlatan Zarakolu, bunun otosansürü arttıracağını söyledi.

 

Zarakolu, "Yaşananlar aynı zamanda, Terörle Mücadele Yasası'nın aşırı kullanımının bir sonucu. Yassıada ve İstiklal Mahkemeleri'ne verilen yetkiden daha fazlası veriliyor şu anda” dedi. Mahkemenin Şık'ın kitabı için aldığı "örgütsel doküman” kararını değerlendiren Zarakolu, "Madem bu taslak bir suç delili, Soner Yalçın'ın bilgisayarında ele geçirilenlerle neden yetinilmedi” diye sordu?

 

PEN Türkiye üyesi İnci Aral ise, çeşitli yayınevlerinin bir araya gelerek Şık'ın kitabını basma yönündeki kararını, "Elbette böyle bir mücadeleye girmek gerekiyor. Yapılanlara teslim olmamak gerekiyor. Eğer bu kitap bir şekilde basılırsa, arama ve el koyma kararını alan insanlara da bir uyarı olur” diye konuştu.

 

Cumhuriyet tarihinde ilk değil

 

Öte yandan Can Dündar köşe yazısında ‘basılmamış kitaba baskın’ın bir ilk olmadığını hatırlattı: “Tarihe pek düşkün olmadığımızdan, her yaşadığımız tatsızlığın başına bir ‘tarihimizde ilk kez’ mührü vurmaktan çekinmiyoruz. Oysa öyle mümbit bir tarih ki bizimkisi, neredeyse yaşanmadık şey kalmamış.”

 

Dündar’ın aktardığına göre bu konuda ‘ilk’ ünvanı Kazım Karabekir’in anılarını topladığı kitaba aitmiş. 1933 Haziran’ındaki olayı Dündar şöyle aktarıyor:

 

Babıali’de Sinan matbaasının sahibi Sinan Bey’in kapısı çalındı. Kapıda CHP memuru Kâzım ve Ali beyler vardı. Sordular:

‘-Sen bir kitap basıyormuşsun.’

‘-Evet, ama gizli kapaklı bir şey değil: Milli Mücadele kahramanı Kâzım Karabekir’in hatıratı...’ Bunun üzerine Sinan beyi bir otomobille Pangaltı’da Radyoevi karşısındaki 16 numaralı eve götürdüler.

Burası Ali Çetinkaya’nın eviydi. Kılıç Ali de oradaydı. Kılıç Ali, Sinan beye basmakta olduğu kitabın ‘muzır’ olduğunu söyledi: ‘Memleketimizin geçirmekte olduğu şu kritik devrede neşri münasip değildir’ dedi.

Sinan bey, ‘Ben okudum, zararlı bir şey görmedim. Esasen Paşa bu hatıratı, Halk Fırkası’nın teşvikiyle yazmıştır’ diyecek oldu, ama nafile!

Kılıç Ali kızdı: ‘Sen bilmezsin. Kâzım Karabekir bu kitabı Gazi Paşa’ya karşı yazdı. Biz bu adamı İstiklal Mahkemesi’nde asacaktık, ama yine Gazi Paşa müsaade etmedi’.

Korktu Sinan bey, teslim oldu:

‘Karabekir’in ‘İstiklal Harbimizin Esasları’ eserinin 3 bin nüshasını zararlı bulduğum için imha ettim’ yazılı bir vesikayı imzaladı. Gitti.

 

‘Başka nüsha yok değil mi?’

 

Dündar, varlığını sürdüren nüshaların peşinde bugünküne benzer bir sürek avının gerçekleştirildiğini de aktarıyor:

 

İmha işini Sinop Mebusu Recep Zühtü üstlendi. Gece matbaaya gitti. Maiyetindekilere kitapları gösterip;

‘Doldurun çuvallara’ dedi. Çuvalları itfaiye araçlarına yüklediler. Hocapaşa Hamamı’na gittiler. Hamam sahibi ‘Bunca kitabı burada yakarsak bizim ızgaralar tıkanır’ deyince Topkapı’daki tuğla harmanlarına yöneldiler. 3 bin nüsha orada yakıldı.

Sordular Sinan beye:

‘Başka nüsha yok değil mi?’

‘Maalesef var, kitap basılırken Kâzım Karabekir Paşa her basılan formadan beşer adedini aldırdı.’

Heyet panikledi. Telaşla o 5 nüshanın peşine düştüler.

1933 Haziran’ının 4’ünü 5’ine bağlayan gece, sabahın 4’ünde, 100 polisle Paşa’nın Erenköy’deki köşkünü bastılar. Paşa ‘Ne istiyorsunuz, bu ne hal’ diye çıkıştı.

Baskıncıların arama emri bile yoktu. Ne gam! Köşkü istila ettiler. Hane halkının dehşetli bakışları altında evde ne kadar evrak varsa topladılar. Arama 4,5 saat sürdü. Evdeki her kâğıt parçası çuvallara doldurulup götürüldü. Lakin içlerinde kitabın kopyaları yoktu. Polis Müdürü Fehmi:

‘Paşa Hazretleri! Kitabınızın 5 nüshası sizdeymiş. Nerede ise lütuf buyursanız’ deyince Paşa:

‘Bahsettiğiniz 5 nüshayı heyecana düşen refikam şuradaki ocakta tutuşturup yaktı’ cevabını verdi. Ocağa baktılar, hakikaten yeni yakılmış kitap külleri vardı. Polis müdürü külleri inceledi; anlayamadı. Gittiler.

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.