Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

KİTAP FUARININ İLK GÜNÜNDE NELER OLDU?



Toplam oy: 959

Yıllar boyunca, milyonlarca insanı kentin bir ucu olan Beylikdüzü'ne taşımış olan İstanbul Kitap Fuarı'nın 29.su başladı. Renkli ve her geçen yılla birlikte daha da gösterişli olan standların doldurduğu salonlardaki ilk gün kalabalığının diğer yıllara göre çok daha fazla olduğu, gözden kaçacak türden bir tespit değil.

Fuarın dün yapılan açılış töreni bu yıl her yılkınden çok daha görkemliydi. Bir salon dolusu insana yapılan açılışa Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile İspanya Kültür Bakanı Angeles Gonzalez Sinde Reig katıldı. TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu kitap fuarının yanı sıra eşzamanlı düzenlenen sanat fuarını da tanıtan bilgilendirici bir konuşma yaptı ve sözü, sanat fuarının fikir babalarından Hüsamettin Koçan'a bıraktı.

ŞİKAYETLERLE DOLU KONUŞMA

Ardından sözü alan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Çetin Tüzüner, bu yıl da şaşırtmadı ve davetli devlet erkanının önünde yayın dünyasının sorunlarına bir bir değindi. "Kitap yayıncılığında 4 ana unsur vardır: 1. Yazar 2. Matbaa 3. Kitapçı 4. Hepsinin riskini üstüne alan yayıncı" diyen Tüzüner, düşünce özgürlüğünden söz etti ve geçen yıl 27 yayıncının yargılandığını, 30 kitabın da ceza aldığını söyledi. Korsan yayıncılıkla ilgili pek çok rakam sıralayan Tüzüner, 5. Ulusal Yayıncılık Kongresi'nde alınan kararların hayata geçirilmesini  ve 23 Nisan'ın resmi olarak "Kitap Günü" olarak kabul edilmesini bir kez de kürsüden talep etti.

Tüzüner'in ardından konuşma yapan Doğan Hızlan, kitap fuarları mevhumuna değindi ve "Yıllar önce Taksim'de başlayan ufacık bir fuarın bugün böyle kocaman salonlarda uluslararası bir ekiple düzenleniyor olması mutluluk verici. Bir öykünün tamamını bilince insan daha da mutlu oluyor" dedi ve mutlu oldu, mutlu etti...

DOĞAN KUBAN'LA ANLAŞMAZLIK


Bu yılın Onur Yazarı Doğan Kuban ise "Bu işe girdiğim dönemlerde işlenmemiş bir tarla gibiydim. Gücüm yettiği kadar sürmeye çalıştım bu tarlayı" dedi şöyle devam etti: "Peki benim eğitimciliğim nasıl yazarlığa dönüştü? Sanatla ilgilenen kaçınılmaz olarak estetikle ilgilenir, estetikle ilgilenen kaçınılmaz olarak felsefeyle ilgilenir, felsefeyle ilgilenen farkında olmadan da şiirle uğraşır. İşte ben de böyle, sürüklene sürüklene tesadüfen yazar olduğumu düşünüyorum.

Cumhuriyet'ten 2 yıl sonra doğdum. Asker ve öğretmen çocuğuyum. Bu bileşim çok önemli! Eğitim hayatım Anadolu'da geçti. Ben yaştan dolayı Cumhuriyet'in kurucularındanım, marifetten değil. O dönemde çok marifetliler vardı da biz onlardan olamadık. ... Milliyetçi demek, vatansever demek. Aradaki farkı anlamayan milliyetçi olamaz. ... İspanya'da kişi başına yılda 25 kitap, Türkiye'de 10 senede 1 kitap okunuyor, 4.500 kitap basılı..."


İşte tam o anda sözü kesen Türkiye Yayıncılar Birliği'nden birkaç ses "Hayır efendim, Türkiye’de kişi başına yılda 5 kitap okunuyor, 4.5 milyon da kitap basılıyor" gibi sayısal itirazlarda bulundu, Doğan Kuban konuşmasına devam etti etmesine ama "Sonuçta bu rakamlar da memnun edici değil" diyerek muhalifliğini sürdürdü.

İSPANYA KÜLTÜR BAKANI'NDAN TEMENNİLER


İspanya'nın genç Kültür Bakanı Angeles Gonzalez Sinde Reig'in kürsüde bulunduğu pek çok temenniden bir seçki şöyle:


"Türkçe-İspanyolca ve Türkçe-Katalanca arasında kimi gelişmeler var ancak bütün bu çeviri çalışmalarının daha da iyi olmasını istiyoruz"


"Akdeniz ülkeleri olarak kültürümüzü paylaşmalıyız"


"Bu önemli etkinliği kutluyor, benzer etkinliklerin devamını bekliyoruz"


"Ülkeleri, kitapla yakınlaştıralım"


"Sizi okumak için çok istekliyim, bunu göstermek istiyorum"


"Kültürlerimizi tanımak için bir taahhüte ihtiyacımız var"


"Umarım buradaki standlarımız aktif olur"


SIRA ERTUĞRUL GÜNAY'DA


Ertuğrul Günay, o ana dek kürsüye çıkan hemen herkesin rakamlar eşliğinde sıkıntıların dile getirmesinden olacak, konuşma metnini bir kenara koydu ve yanıt vermeye başladı: "Cervantes'in ülkesini burada onur konuğu olarak ağırlamak gurur verici. Fuarımız 30. yılına doğru giderken önemli gelişmeler kaydediyor.

Bugün burada sözü edilen sorunlardan her yerde var sevgili dostlar. Türkiye'deki yasal mevzuat Avrupa'yı yakaladı. Yasal değişiklikleri uygulama ise mevzuatı geriden takip ediyor. Hukukçular tutucudur, hayatı geriden takip eder. Ben de hukuk öğrenimi gördüm... Gerek düşünce özgürlüğü gerek korsan yayıncılık konusunda mevzuat tamam. Bunun basit bir suç değil, bir hırsızlık olduğunu herkese anlatmalıyız.

Ama öncelikle kültür ürünlerini kolay ulaşılabilir hale getirmek gerek. Bugün 40 milyon adet 30 yaşın altında nüfus var Türkiye'de. Düşünceye talep hayli arttı. Bu konularda gayret içindeyiz.

Türkiye Soğuk Savaş döneminin kalıntılarını mevzuatından çıkarmaya çalışıyor, 12 Eylül'ün tortularından kurtulmaya çalışıyor. Anayasa değişir, ama zihniyet o kadar da kolay değişmez. Biz, yasakçı zihniyete karşı savaşıyoruz, müsterih olunuz."

Bakan Günay, ayrıca önümüzdeki günlerde başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde “yazarlar evi ve edebiyat kütüphanesi” açılacağının da haberini verdi. Bakan'ın sözlerine bakılırsa bu projeyle ilgili pilot kent İstanbul. Mekan ise Gülhane'deki Alay Köşkü. Ardından gelecek kentler ise Adana (Yaşar Kemal adına), Diyarbakır (Ahmed Arif adına), Ankara (Mehmet Akif adına) ve Erzurum.


EVRENSELLEŞEN KORİDORLAR

Bir kitap fuarından öte, İstanbul kent kültürünün bir parçası olan İstanbul Kitap Fuarı'nın koridorlarını, yemek mekanlarını artık yabancı yayıncılar, yazarlar ve basın mensupları da dolduruyor. Nitekim fuarın bundan böyle her yıl bir onur konuğu ülkesi de olacak, ilk yıl için seçilen ülke ise İspanya. Deniz Kavukçuoğlu'nun sözlerine bakarsak bunun nedeni kültürümüzün İspanyol kültürüne olan benzerliği, iki ülke arasında artan telif alışverişi vs. Tam tahmin ettiğimiz gibi. Yine de ilk gününde ufak bir türban protestosuna da sahne olan fuarın Uluslararası Salon'unda, diğer salonlardaki kalabalığı görmek hiç mümkün değil.

Mekan bir "satış fuarı" olunca, hele böyle bir kalabalık varken, dayanamayıp yayıncılara soruyoruz: "Satışlar nasıl?" 

İşlerin doğasından olsa gerek, bu soruya verilen yanıt geçen yıllardakinden çok da farklılık göstermiyor. Modern kaleleri andıran standlarıyla büyük ölçekli yayınevleri satışların gayet iyi gittiğini söylerken, daha mütevazi standlara sahip olan orta ve küçük ölçekli yayınevleri ancak günü kurtardıklarını belirtiyor.

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.