Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Şahane Bir Kitap Arşivi

Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar



Kapitalizmin getirdikleri götürdükleri ya da dans etmeyi bırakmamak

Haruki Murakami’nin Türkçeye yeni çevrilen romanı Dans Dans Dans’ını Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları ve Yaban Koyununun İzinde romanlarıyla birlikte değerlendireceğim. Dans Dans Dans’la Yaban Koyununun İzinde’nin kahramanı aynı. İki roman boyunca onun başından geçmiş türlü olayları okumamıza rağmen, ismini halen bilmiyoruz.



Suat Derviş’in yüreği kadar fosforlu Cevriye!

“Ben yazar Suat Derviş’im, kimsenin karısı olarak yad edilemem!” İşte tam da bu yüzden unutulmuş olmalı adı...



Korkunun tersinde, bütün anlatıların sonunda…

“Rab dedi, renk olsun ve karanlığa yayılsın. Ve renk oldu. Rab dedi: Bu iyidir, bundan memnunum; başka renkler de olsun ve yeri göğü doldursun. Her şeyin üzerinde bir sır olsun ve ona renk ismini verin bundan böyle. Ona biat edin. O, karanlığın telkin ettiği korkularınızdan mahfuz eylesin sizi. Ve karanlık türlü çeşit renklerle doldu.



Ölümsüz Aşkların En Fantastiği: Reenkarnasyon Blues

Reenkarnasyon, tarih boyunca birçok coğrafyada bazı farklılaşmalarla olsa da kendisine yer buldu. Dilimize de ruh göçü adıyla aktarılan bu kavram, ruhun bir bedenden diğerine geçerek varlığını sürdürdüğüne dair bir inanç.



“Olanaklı olan her şey gerçekleşir” mi?!

Materyalizm her şeyi tek bir ilkeye dayandıran bir dünya görüşüdür: Her şeyi “maddenin
ilkesine” dayandıran bir dünya görüşü... Buna göre fikirler ve düşünceler bile maddenin bir
tezahürüdür. Rüyalarımız biyokimyasal bir üründür mesela… Bu anlamda materyalizm dini



Masal tadında terapi, ilaç olarak öykü

“Ne zaman bir öykü anlatılsa gece olur. Nerede oturulursa oturulsun, zaman ve mevsim ne olursa olsun, masal anlatmak saçaklardan sessizce yıldızlı bir gökyüzünün ve beyaz bir ayın çıkıp süzülmesine ve dinleyenlerin kafalarının üstünde asılı durmasına neden olur.



Kış geliyor, taht oyunları başlıyor...

Onun için Independent, “21. Yüzyılın Tolkien’i” demiş, Time dergisi ise “Amerika’nın Tolkien”i… Öyle mi peki? Bu tür tanımlamalar her zaman kaba ve yanlış olur kanımca. George R.R.Martin, epik fantastik türünün en iyi örneklerinden birini veriyor kuşkusuz “Taht Oyunları” ile.



Gölgelerin hikayesi

Bir ev düşünün... Büyük, karanlık, kasvetli; soğukla, fısıltılarla, gölgelerle ve kitaplarla dolu... Binlerce ciltli kitap düşünün; sahibi onlara kitap değil, zehir, diyor. Zehirle dolu kitaplar, erotizmle, sapkınlıkla, şehvetle dolu kitaplar... Ve bu kitapların başında iki genç kadın, birbirini seven, birbirinden nefret eden iki kadın.



Murakami’yle dünyanın sonuna doğru

Bilinçaltınızın derinliklerinde bir şehir olduğunu hayal edin; surlarla çevrili, içinde kuzeyden güneye aheste aheste akan bir ırmağın ikiye böldüğü, tek boybuzlu atların pırıl pırıl tüyleriyle sokaklarında cirit attığı, huzur dolu, sonsuz dinginlikle kaplı bir şehir.



Sefil Amerikan Tanrılarının son savaşı

Mark Twain, Amerika edebiyatının tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük yazarı. Onun tartışmasız olarak kabul edilen büyüklüğünün temelinde ise ne Huckleberry Finn ne de bugün ilk akla gelen diğer kitapları vardır ama.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.