Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

"Bütün o iyi kitaplar olmasaydı..."



Toplam oy: 1203

2010 Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Mario Vargas Llosa, ödül töreni öncesinde basına sunduğu konuşmasında, edebiyatın okurları dönüştürücü gücüne ağırlık verirken, roman ve öykü okumanın insanları dünyanın ve yaşamın var olan koşullarıyla yetinmemeye, siyasetten cinselliğe kadar pek çok alanda egemen ideolojilere karşı çıkmaya ve politik eyleme yönelttiğini vurguladı. Törende “Okumaya ve Edebiyata Övgü” başlıklı bir konuşma yapan Vargas Llosa, zaman zaman pek çok insanın yoksul ve cahil, kültürün ise küçük bir azınlığın ayrıcalığı olduğu, adaletsizliğin kol gezdiği kendi ülkesi gibi ülkelerde yazarlığın bir “lüks” olup olmadığını düşündüğünü söyledi. Perulu yazar, ancak yazma tutkusunun hiçbir zaman azalmadığını belirtti.

Baskı düzeni ve sansür

Güney Amerikalı diktatör General Trujillo’nun fantastik bir portresini çizdiği “Teke Şenliği” gibi romanlarında dolaysızca politik konularını irdeleyen Vargas Llosa, “Okuduğumuz bütün o iyi kitaplar olmasaydı, şimdikinden daha kötü durumda, daha uzlaşmacı, daha itaatkâr olurduk, ilerlemenin motoru olan eleştirel ruhun esamesi okunmazdı” diyerek, yazmak gibi okumanın da yaşamın yetersizliklerine karşı protesto olduğunu vurguladı. Baskı düzenlerinin edebiyat karşısındaki tutumu ve sansür konusundaki görüşlerini de dile getiren Vargas Llosa şunları söyledi:

“Edebiyat olmasaydı, özgürlüğün yaşamı yaşanılır kılmadaki öneminin, özgürlüğün bir zorba, bir ideoloji ya da bir dinin ayakları altında çiğnenmesinin yaşamı nasıl cehenneme çevirdiğinin farkında olamazdık. Edebiyatın her türlü baskıya karşı gözümüzü açtığından kuşku duyanlar, yurttaşların davranışlarını beşikten mezara kadar denetim altında tutmaya kararlı tüm rejimlerin edebiyattan niçin bu kadar korktuklarını, onu bastırmak için neden sansür sistemleri kurduklarını, neden gözlerini bağımsız yazarların üstünden ayırmadıklarını sorsunlar kendilerine.”

Nitelikli edebiyatın farklı halklar arasında köprüler kurduğunu, insanları ayıran diller, inançlar, âdetler ve önyargılara karşın birleşmemizi sağladığını söyleyen ünlü yazar şöyle dedi:

Aynı korku, aynı ürperti

“Büyük beyaz balina Kaptan Ahab’ı sulara gömdüğünde, Tokyo, Lima ya da Timbuktu’daki okurların yüreğine aynı korku düşer. Emma Bovary arseniği içtiğinde, Anna Karenina kendini trenin önüne attığında, Julien Sorel idam sehpasının basamaklarını tırmandığında, Buda, Konfüçyüs, İsa ya da Allah’a inanan ya da agnostik olan tüm okurların bedeninde aynı ürperti dolaşır. Edebiyat cehalet, ideolojiler, dinler, diller ve ahmaklığın kadınlarla erkekler arasına diktiği sınırları gölgede bırakır.”

Bağnazlığın barbarlığı

Konuşmasında bağnazlığın barbarlığına ve kitle imha silahları tehlikesine de değinen Vargas Llosa, günümüzde, insanları öldürerek cennete gideceklerine, masumların kanının adaletsizlikleri düzelteceğine inanan bağnazların öne çıktığını söyledi. Bağnazlığın kışkırttığı yeni barbarlık biçimlerinin geliştiğini belirten Vargas Llosa, ayrıca kitle imha silahlarının hızla çoğalması karşısında, dünyayı kurtarmaya kalkışacak bir avuç çılgının bir gün nükleer bir kıyamete yol açabileceği gerçeğini hafife alamayacağımızı söyledi.

Bağnazların caniliğine karşı çıkarak, hayal etme ve hayallerimizi gerçek kılma hakkımızı savunmamız gerektiğini öne süren Perulu yazar, “Hayal etmeye, okumaya ve yazmaya devam etmeliyiz. Ölümlülüğümüzün ağırlığını hafifletmenin, zamanın aşındırmasını alt etmenin ve olanaksızı olası kılmanın bugüne kadar bulduğumuz en etkili yolu budur” dedi.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.