Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Geleneksel sanatın iPad hali



Toplam oy: 719

Havalar güzelleşmişken mutlaka sahile inmeli. Hazır onca yolu katetmiş, Emirgan'a kadar gelmişken Sakıp Sabancı Müzesi'ni ziyaret etmeden de dönmemeli. Devam eden Rembrandt ve Çağdaşları gibi pek çok güzel serginin yanı sıra 10 Mayıs Perşembe günü ziyaretçilere açılan Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu sergisineyse muhakkak uğramalı. Hatta deniz kıyısına gitmek serginin bahanesi olmamalı.

Neden mi? Çünkü, yenilenen Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu'nu ziyaret etmek, dünya çapında yapılmış bir ilke tanıklık etme fırsatını edinmek demek.


 

Sakıp Sabancı Müzesi, kuruluşunun 10. yılında bir ilke imza atarak Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu'nu dijital ortama aktardı. Mimar Boris Micka yönetimindeki GPD Exhibitions & Museums tasarımcıları tarafından hazırlanan Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu'nu, hat sanatına ilgi duyanın da duymayanın da muhakkak tecrübe etmesi geriyor. Görmekle kalmayacak, girişte verilen iPad'lerle bizzat serginin bir parçası olma şansına erişebiliyorsunuz.

 

 

 

 

Koleksiyonu gezerken, normalde yalnızca bir sayfası teşhir edilebilen kitapları iPad aracılığıyla sayfa sayfa incelemek mümkün. Tamamı dijital ortama aktarılan sergide hat sanatıyla ilgili animasyon videoların yanı sıra önemli olan bir diğer nokta ise, geleneksel ve çağdaş sanatı birleştiren serginin güncellenmiş olması. Ahmet Oran'ın, müze girişinde ziyaretçiyi karşılayan kaligrafiden esinlenerek hazırladığı çağdaş sanat eseri ve Kutluğ Ataman'ın günün farklı saatlerinde görüntülenen boğaz videolarını kompozisyona güncel bir yorum getirerek yazdığı "La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah" yazısı, serginin dikkat çeken işlerinden birkaçını oluşturuyor.

 

 

Sergiye, elinizde iPad, Sakıp Sabancı anısına hazırlanan oda ile başlıyorsunuz. Odanın ortasında konumlanan dokunmatik dev ekranda yer alan Sakıp Sabancı'nın yaşamını incelemek ve duvarda asılı olan ve sürekli değişen fotoğraf albümü ile Sabancı ailesinin yaşantısına tanıklık edebilirsiniz. Peki elinizde taşıdığınız iPad ne işe yarayacak? iPad'lerdeki aplikasyonlar, iPad'inizi köşkün ve eserlerin belli bölümlerinde yer alan barkodlara tuttuğunuzda eserin tamamını görebiliyorsunuz. 2 saniye boyunca barkoda tuttuğunuz iPad'de köşkün o bölümünde çekilmiş aile fotoğrafları beliriyor. Çocuk kahkahaları ve kuş sesleri duyulan köşkün her odasında olan barkodlar aracılığıyla etrafınızda dönerek bakabileceğiniz fotoğraflar, harekete geçiyor. Aynı sistem koleksiyon için de geçerli.

 

 

Tablolar ve altın varaklı aynalar eşliğinde merdivenlerden çıkıp koleksiyonun yer aldığı kata çıkınca tüm duvarı kaplayan ve hemen es geçilmemesi gereken bir tablo ile karşılaşılıyor. Tablonun dört duvara konumlanmasının sebebiyse öyle sıradan değil. Eser, yüzyıllar önce her hükümdarlıkta olduğu gibi Osmanlı'da da en önemli hediyeler arasında en başta yer alan kitap hediye merasimini konu ediniyor ve size serginin girişine doğru yol gösteriyor. İlk adımı atmanızla beraber koleksiyonda yer alan eserlerle büyülenmeye başlıyorsunuz. Sergiyi beğenmemenin pek imkanı yok gibi. Hat sanatına ilgi duymayan biri bile muhakkak dijital teknolojiyle yenilenen sergiyi gezerken etkilenecektir. Çünkü el süremeyeceğiniz nadir kitapları sayfa sayfa inceleyerek, çevirilerini okuma imkanı yabana atılamaz. Hat sanatına ya da gelişen teknolojiye ilgi duymuyorsanız dahi bir kitabın oluşum aşamalarını anlatan videolar, hat sanatına ait kalem, kalemtraş gibi malzemeler mutlaka görülmeli.

 

Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu'nun ilginç ve dikkate değer odalarından birinde ise kocaman dokunmatik bir masa yer alıyor. Karşısındaysa dört mevsimle İstanbul. Masada beliren ve sürekli hareket eden toplardan birine uzun süre dokununca kaligrafik bir figür beliriyor, o figürü alıp parmağınızla yukarıya doğru fırlattığınızda ise karşıdaki İstanbul görüntüsünde hareket etmeye başlıyor. Yani yine bir araya getirilen geleneksel ve çağdaş sanat sembolleriyle oluşturulmuş bir çalışmanın parçası oluyorsunuz. Türk mühendis tarafından dünyada ilk kez ve sadece Türkiye'de üretilen çalışmada, aynı zamanda bahçede de yer alan figürlerin aynısı tasarlanmış.

Ve son odaya vardığınızda birdenbire, Kutluğ Ataman’ın tek başına duran eseri sizi karşılıyor. Ataman'ın 2009 yapımı Mezopotamya Dramaturjileri / Su, no. 5 adlı video yerleştirmesi, hüsnühat sanatının ‘müsenna’ veya ‘aynalı’ adı verilen simetrik yazı kompozisyonlarının yeniden yorumlanması. Şahsi kanaatimse sergiye, sırf bu son eser için bile havanın nasıl olduğuna, yolun ne kadar uzun sürdüğüne aldırmadan gidilir.

 

 

Yenilenen koleksiyon kapsamında her zamanki gibi farklı birkaç etkinlik daha planlanmış. Bunların ilki 12 Mayıs Cumartesi günü yapılacak. Paris, Sorbornne Üniversitesi'nden gelen kitap sanatları uzmanı Prof. Dr. François Deroche, 'Kodikoloji- Elyazması Kitaplar Üzerine Araştırmalar' adlı bir seminer verecek. 26 Mayıs Cumartesi günü ise 'Ölümünün 500. Yılında Sultan 2. Beyazid: Kitaplar, Şairler, Sanatkarlar' başlıklı bir panel gerçekleştirilecek. Sultan 2. Beyazid için yazılmış bir şiir kitabının tıpkı basımı tanıtılacak olan panelde, 2. Beyazid dönemi ve Batı'yla ilişkiler konuşulacak. Son olarak ise Yrd. Dr. Ali Rıza Özcan tarafından, 21 Mayıs - 25 Haziran tarihleri arasında çocuklar için 'Gelecekten Günümüze Uygulamalı Hat Sanatı' konulu bir eğitim programı verilecek.



Sergiyi basınla birlikte gezen ve tanıtımında yer alan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, sergiyi özellikle gençlerin muhakkak ziyaret etmesini gerektiğini belirtti. Sabancı, "Dünyada bir ilki gerçekleştirdik, kardeş müzelere de örnek olmayı amaçlıyoruz" dedi.

 


Yenilenen sergi için hazırlanan katalog, hem İngilizce hem de Türkçe. Koleksiyonda yer alan her parçanın fotoğrafının bulunduğu katalogun en arka sayfası Kutluğ Ataman'ın çalışması için ayrılmış. Son sayfada yer alan barkodu http://muze.sabanciuniv.edu/200/ adresine girerek bilgisayar kamerasına tutunca Ataman'ın videosunu izleyebiliyorsunuz.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.