Yeni yıl yaklaşırken, kitap kurtları için hediye seçenekleri de heyecan verici görünüyor; kitap şeklinde lambalar, aforizmalı kalemler, üzerine klasik metinlerden bölümler işlenmiş giysiler, defterler, ajandalar... Tüm bu seçeneklerin içinde yine de kitap, bir kitap kurdunu en çok heyecanlandıran hediye olmayı sürdürüyor elbette. Fakat artık kapasitesinin sınırlarını zorlayan kütüphanelerde yeni kitaplara yer açmak için bazı kitaplardan da vazgeçmek gerekiyor haliyle. Ya da hediye olarak aynı kitaplar gelmişse, bu kitapları nasıl değerlendirebiliriz?
SabitFikir’in Aralık 2017 tarihli 82. sayısında Gökçe Gündüç; online çözümlerden kütüphane bağışlarına, sahaflardan geri dönüşüme dek kitapların yeniden değerlendirilme süreçlerini ele alıyor. “Yeni yıla girmeye sayılı günler kalmışken, gelin, birlikte bir bakalım. Üstelik ister istemez iki yönlü bir yol haritası bu: Birilerinin kitaplarını vermek için başvurduğu yerler, diğerlerinin kitap edinmek için başvuracağı yerler olacak aynı zamanda.”
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi KararsızOkur infografiği de, her zamanki gibi kapak konusunu destekliyor. Murat Can Aşlak’ın hazırladığı ve Onur Atay’ın resimlediği KararsızOkur, bu sayıda, yılbaşını yeni kararlar almak için bir bahane olarak görüyor. Söyleşi sayfalarında bu ayki konuğumuz ise Türkiye’de geçtiğimiz ağustos ayında yayımlanan ve görevi kitapları paramparça eden korkunç bir makineyi kullanmak olan bir adamı merkeze alan 6.27 Treni romanının yazarı Jean-Paul Didierlaurent.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Güncel sayfalarında Zeynep Şen, geleceğin “yapay zekalı” yazarlarının peşine düşerken; ÇizgiRoman sayfalarında ise Levent Cantek, okurlarını binlerce yıl geriye, Buzul Çağı’na götürüyor.
Dünyadan sayfalarında Mert Tanaydın, romanlarıyla tanıdığımız yazarların inceleme türündeki eserlerini masaya yatırırken; BirKlasik sayfalarında A. Ömer Türkeş, geçtiğimiz günlerde beyazperdede de karşımıza çıkan Doğu Ekspresi’nde Cinayet’i inceliyor. Seval Şahin, DündenYarına bölümünde Reşad Ekrem Koçu rehberliğinde iki mucizevi yazarı; Ahmed Rasim ve Ahmed Refik’i ele alıyor.
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca David Slazay, Helen Macdonald, Robert Seethaler, Gertrude Stein, Dennis Lehane, Elizabeth Strout, Selçuk Altun, Giorgio Bassani, Georges Simenon, Murat Gülsoy, Hasan Ali Toptaş ve Hakan Bıçakcı’nın eserlerini güvenilir eleştirmenler Can Semercioğlu, Seda Ateş, Tuğçe Isıyel, Yılmaz Şener, Kahraman Çayırlı, Özge Uysal, Yankı Enki, Ali Bulunmaz, Çınla Akdere, Melisa Kesmez, Burcu Bayer ve Müge Karahan yorumluyor.
Özel Kütüphaneler bölümünde ise bu ay, Yapı Kredi Yayınları’nın yenilenen binasında yerini alan Yapı Kredi Araştırma Kütüphanesi’ni ziyaret ediyoruz.
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Ece Zeber’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
2017’nin “öne çıkan” 50 romanı
SabitFikir’in Aralık sayısı, aynı zamanda artık gelenekselleştiğini söyleyebileceğimiz “yılın öne çıkan 50 romanı” listesini de yayımladığımız sayı. Yetmişe yakın ismin katkılarıyla bu yıl yedincisini hazırladığımız bu listenin de, ardında yatan bellek oluşturma amacına katkıda bulunacağını umuyoruz. 2011 yılından bu yana ortaya çıkan diğer listelere de internet sitemizden ulaşabilirsiniz.
Editörden
Ceyhan Usanmaz
Yeni yıl yeni kitaplar demek hiç kuşkusuz. Belki de uzun zamandır çevrilmesini beklediğimiz o kitabı 2018 içinde Türkçede görebileceğiz nihayet ya da nicedir yeni bir roman yazsa diye beklediğimiz o ismin yeni romanını okuyabileceğiz sonunda. Sürpriz ilk kitaplarla, yeni isimlerle de karşılacağız hiç kuşkusuz.... Yeni yıl, evet bu anlamda yeni kitaplar demek, ama, yeni yıl hediyesi olarak gelecek her kitap bizim için her zaman yeni kitap olmayabilir! (Bir kitapsever olarak tanındınız artık, yeni yıl hediyesi elbette kitap gelecektir; o elektronik eşyaları, mücevherleri vb unutun!)
(Yazının tamamını okumak için tıklayın.)
Dosya yazısından
Gökçe Gündüç
Bir insana beğeneceği bir hediye vermek zordur; eğer onu çok iyi tanımıyorsanız, almak istediklerinden bahsederken onu dikkatle dinlemediyseniz ya da üzeri hafif kapalı (veya tamamen açık) biçimde sipariş vermediyse hediye seçerken işin içine sizin zevkleriniz de girecektir çünkü. Sizin beğendiğiniz bir şeyi o da beğensin, sizi biraz daha iyi tanısın istiyorsanız, hediyeyi onu hafifçe dürtmek için bir fırsat olarak değerlendirmeniz de mümkündür ve bir tercihtir tabii. Ama yola ortak paydaları çoğaltmak için çıkmadıysanız, bazılarına doğuştan bahşedilen hediye seçme sanatından da nasibinizi almadıysanız bir noktada hediye klişelerine yönelmeniz kaçınılmazdır. Ve herkes bilir ki, kitap bu klişelerden biridir ve muhatabının kitap okumayı sevip sevmediğine bakılmaksızın gönül rahatlığıyla alınır. Peki ya, karşı taraf bir kitap kurduysa?
(...)
Söyleşiden
Jean-Paul Didierlaurent
Sonuçta geri dönüştürülen sadece materyal. Aynı şey, sonsuza dek yok olan metinler için geçerli değil. Zerstor’un yuttuğu kitaplar, kağıt hamuruna dönüşüyor, yeni kitaplar haline gelecek olan bakir bir hamura. Bu yeni kitaplar da sonunda kendilerini makinenin dişleri arasında bulabilir. İmhanın ve yeniden doğuşun bitimsizce devam ettiği bu döngüde son derece üzücü bir şey var. Yaşadığımız tüketim toplumunda okunmayan kitap, ölü kitaptır. Bu yüzden ortadan kalkması mı gerekir?
Görseller: Ece Zeber, Ahmet İltaş, Onur Aşkın
Yeni yorum gönder