Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			


Siren Yayınları

Bu Su (Yaşama Uğraşına Dair Bir Yol Haritası)




Toplam oy: 740

BU... DAVID FOSTER WALLACE

İki genç balık birlikte yüzüyorlarmış. Yanlarından geçen yaşlı balık başıyla onlara selam verip, “Günaydın çocuklar. Su nasıl?” diye sormuş. Biraz daha yüzdükten sonra genç balıklardan biri diğerine dönmüş ve sormadan duramamış:
“Su da neyin nesi?”

Çağdaş edebiyatın en özgün ve önemli seslerinden David Foster Wallace, Bu Su’ya içinde bulundukları ortamdan bihaber iki genç balığın öyküsüyle başlıyor. Bu Su, Wallace’ın bir üniversitenin mezuniyet töreni için yaptığı ve halka açık tek hitabı olma niteliğini taşıyan konuşmanın uyarlanmış metni ve bu kült yazarın dünyaya bakışına dair çarpıcı ve düşündürücü ipuçları içeriyor.

Ülkemizde geçtiğimiz yıl gazetelerde duyurulan intihar haberiyle gündeme gelen David Foster Wallace, Pynchon ve Barthelme’den etkilenerek başladığını belirttiği yazın hayatında neredeyse matematiksel şekilde kurgulanmış romanlarıyla tanınıyor. Sözcük oyunları, dolambaçlı ifadeler, ayrıca kafasının içinde uğuldayan seslerle kıyasladığı ve kullanmayı pek sevdiği dipnotlarla bezenmiş benzersiz eserlerin sahibi. Özellikle Infinite Jest adlı romanı ile edebiyatta çığır açmış ve karmaşık mevzuların altından dürüst manevralar ve girift yaklaşımlarla kalkmasıyla tanınmış Wallace. İğrenç Adamlarla Kısa Mülakatlar isimli kitabı da önümüzdeki aylarda Türkçeye kazandırılacak olan bu yazar, Bu Su’da ise en net ve duru söylemleriyle karşımıza çıkıyor.

Wallace, Bu Su’da insanın kendi zihni ve algısının tuzaklarını meseller eşliğinde konu ediyor. Balık anekdotundan yola çıkarak gözümüzün önündeki en bariz, önem arz eden ve yaygın gerçeklerin çoğu zaman anlaşılma ve anlatılması en zor şeyler olduklarını söyleyen Wallace, kişinin hayatında yapması gereken en önemli şeyin neye inanacağını seçmek olduğunu belirtiyor. “Ateşli silahlarla intihara teşebbüs eden yetişkinlerin hemen hepsinin kendilerini aynı yerden vurması bir tesadüf değildir. Kafalarından,” diyen Wallace; çağımız insanının en büyük savaşının kendi zihni, kendi yargıları ve kendi kendini hapsettiği kafeslerle olduğunu belirtiyor.

Yaşamın en bezdirici ve can sıkıcı kısımlarının nadiren bahis konusu edildiğini söyleyen Wallace, ölmeden önce yaşamak gerektiğinde ısrarlı... Yürüyen ölülere dönüşmemek, algıda bilinci kaybetmemek adına. Mükemmel bir köle ancak berbat bir efendi olduğunu iddia ettiği insan aklından dem vurup, “Neye inanacağınızı siz seçersiniz,” derken; insanın içinde yüzdüğü sularda sürüklenip gitmesinin işten bile olmadığını, zihin akvaryumunun camlarının insanın kendi çabasıyla berrak tutulmadığı müddetçe körleşmenin kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor. Körleşmenin ve yavaş yavaş ölmenin... 

1962 doğumlu Wallace, eserleriyle olduğu kadar sıra dışı kişiliği ve yaşam öyküsüyle de yazın dünyasına damgasını vurmuş bir figür. Edebiyat ve felsefe eğitimi almış ve ilk romanı The Broom of the System’ı üniversiteden mezun olur olmaz, 25 yaşında yayınlatıp dikkatleri üzerine çekmiş. Büyük eseri Infinite Jest’in ardından “deha”sı kabullenilmiş ve bu genç yazar çağdaş Amerikan kanonunun en gedikli mensuplarından biri sayılmış. Hayatı boyunca depresyonla boğuşan ve çeşitli tedavilere maruz kalan Wallace, 46 yaşında kendini astığında ardında henüz tamamlanmamış bir roman (The Pale King) ve ani kaybının yasını halen tutmakta olan pek çok hayranını bırakmış. Hayranlarından yazar Jonathan Franzen, Wallace’ın yazıya resmen ‘inandığını’ söylüyor. Bir diğer hayranı Zadie Smith’e göre Wallace, sayfalar üzerinden okuruyla anlamlı ve insancıl köprüler kurma dürtüsüyle hareket ediyor. Tüm eleştirmenlerin birleştiği ortak nokta, David Foster Wallace’ın çok yetenekli bir yazar olduğu ve aramızdan çok erken ayrıldığı.   

Bu Su, yaşama uğraşına dair bir yol haritası, ya da düşünen insanın hayat rehberi. Talihsiz bir biçimde erken yaşta kaybettiğimiz bu parlak yazarın zihninden akanları yansıtan bir ayna parçası, ardında bıraktığı küçük ve değerli bir andaç bizler için.

İçinde yüzdüğümüz sularda kaybolup gitmemek adına...



Bu kitabı idefix'ten sayın alın

Yorumlar

Yorum Gönder

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.